Şeker sanayi; tarıma dayalı, tarım ürünlerini işleme felsefesi ve amacına yönelik bir endüstri kolu... Batılılar kendi dışındaki toplumlara hep tarıma dayalı sanayii önermişler makine sanayiini ise uzun yıllar boyunca kendi tekelleri altında tutmak istemişler. "Siz tarımla ilgilenen tayyareleri, gemileri, traktörleri, bisikletleri, buz dolaplarını" biz yaparız size ihraç ederiz demişler.
Peki, tarım sanayinden vaz geçmemiz mi gerekiyor? Hayır, tam tersine tarım endüstrisine önem vermemiz, fakat tarım sanayine verdiğimiz önemden belki daha fazlasını makine sanayine, bilişim teknolojisine yöneltmemiz gerekiyordu... İlk yıllar pek öyle olmuyor, çünkü altyapımız çökmüş durumda... Osmanlıda hiç bir zaman sıfır noktasında değildik, ama yaşanan son savaşlar sırasında "sıfır noktasına getirilmiş veya gelmişiz"... En önemli eksiğimiz "yetişmiş insan gücü"... Bu olmayınca geriye tek bir şey kalıyor "tarıma dayalı sanayi"... Ve öyle yapıyoruz. Geliştirme ve tasarımı uzun yıllar boyunca ihmal ediyoruz.
Şeker Sanayini fazla yüceltmemizin nedeni geniş insan topluluklarının cebine para girmesine neden olması. Şeker sanayi sayesinde 1,5 milyon günlük iş yaratıldığından söz ediliyor. Teknoloji yaratmadan önce eve "ekmek" götürmek gerek... Bu nedenle yaratılmış, üretilmiş teknolojileri ithal ediyor, kullanıyoruz. Teknolojiyi yaratan değil, tüketen toplum olma serüvenimiz böylece başlamış oluyor. Ve bu kısır döngü, hâlâ tam olarak kırılamadı...
-----
Şeker sanayinin gelişmesi hakkında bir değerlendirme...
-----
Aklı ve sağ duyuyu kaybetme...
06.01.1939 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yazar değerlendirme yapıyor: "Osmanlı İmparatorluğu elbette ki bir şeker fabrikasının lüzumunu idrak edecek ve böyle bir teşebbüste bulunacak durumda değildi." Devamındaki cümlelerde ise kendi kendisini yalanlıyor. Bu yaklaşım, bir tür geçmişi "kötüleme hastalığı"... Olaylara ve olgulara soğukkanlılıkla yaklaşmak zorundayız.
----
Projeksiyon iyi yapılmamış
1939'da denge bozuluyor ve işler kötüye gidiyor. Kendi kendimize yeterken şeker ithal etmek zorunda kalıyoruz. Kendimizi teselli etmek için "iyi ama ithalattan büyük ölçüde vergi kazancımız olacak" diyoruz. Demek ki gelecek projeksiyonu iyi yapılmamış.
----
Alpullu 26.11.1926'da
Uşak, 17.12.1926'da açılmış. Alpullu'dan 20 gün sonra...
Eskişehir fabrikası da 5.12.1933 te,
Turhal fabrikası 19.10.1934 te açılmış....
-----
Cumhuriyet gazetesi 19.4.1948 tarihinde yazıyor:
"25 yıldır, bu üç beyazı, memlekette istihsal ediyoruz amma hâlâ ihtiyacı tamamile karşılayamıyoruz…".
-----
Haluk Direskene: "Şeker sanayi basit bir şeker üretim teknolojisine dayanır. Şeker pancarını keser doğrarsınız, difüzyon ismi verilen bir büyük döner tamburda bir taraftan kıyılmış pancarı öte taraftan suyu verirsiniz. Pancardaki şeker suya geçer' sonra bu karışımın suyunu rafineride buharlaştırarak alırsınız, kalan maddeyi santrifüjlerle kristalize edersiniz. Torbalar paketler satarsınız."
---
Şeker Sanayii