Bülent Kocaaydın
(01.07.1972 - 01.07.1976)
Özgeçmişi hakkında bilgi bulunamamıştır.
Çocukları orta okulda iken halamın çocuklarının sınıf arkadaşıymış. Yaşlılar anlatıyor. Alpullu'ya gelen müdürler içinde en havalısı Bülent Kocaaydın imiş. "Şakacı ama aynı zamanda astığı astık, kestiği kestik biriydi" deniyor. Ziraat müdürü Pipo Lütfü ile birlikte çalışmış. Atilla Akçodoğan onun yaveri imiş. O vakitler İdare Amirliği fabrika müdürünün "yardımcısı" konumunda. Bu yüzden "yaver" sözcüğü kullanılıyor.
Teliçi'ndeki havuzu çocukları eğlensin diye disko haline dönüştürmüş. Kır kahvesine kuzu çevirme ve tandır yapmak için özel yerler yaptırmış. Onun zamanında havuza yer altından giden su yolları patlamış. Vanayı kapatmışlar... Kazıp su patlağını bulmak için, bir daha da uğraşılmamış. Tenis kortu kapatılarak, basketbol sahasına çevrilmiş. Büyük Köşk'ün tarihi özelliği bozularak yeniden düzenlenmesi onun zamanında yapılmış.
---
Haluk Direskeneli anlatıyor:
"En son efsane fabrika müdürü Bülent Kocaaydın'ı anlatmalıyım.
Uzun boylu, kilolu, yakışıklı bir adamdı. Teknik bilgisi kuvvetli idi ancak fazla öne çıkarmazdı. Gün boyu ana binada yönetim işçi para konularıyla uğraşırdı. Küçük ufak tefek basit keyifleri vardı, Babaeski'den sabahları kahvaltılık simit getirmek gibi.
Akşamlar eşi ve iki oğluyla fabrika yemekhanesine gelir, kendisi için ayrılmış uzun masanın ortasına oturur, o sırada yemek yiyenlerden ödüllendirmek onurlandırmak istediklerini masasına çağırırdı. Ortaçağda şatolarda yaşayan büyük asilzadeler şövalyeler, krallar vardır, onlar gibiydi. Önümüze karışık kebap pirzola salata çeşit çeşit mezeler gelir. Biz genç mühendisler lafa fazla karışmadan fabrika müdürümüzü dinlerdik. İki oğlu İstanbul'da yabancı dilde eğitim yapan okullarda okuyorlardı. Yazları onların gençlik masumiyetine uygun yaşıtlarıyla beraber zaman geçirecekleri basket sahası, havuz diskosu gibi ortamlar yapıldı.
Fabrika müdürümüzün zarif eşi Emel hanım yemeğe evinde gün içinde hazırladığı bir sebze yemeğini getirirdi. Lokanta yemeğinden farklı pişirilmiş bu yemekten her birimize birkaç kaşık düşer onu yavaş yiyerek tadını almaya çalışırdık.
Yemek bitince masadaki ekip hep beraber Büyük Misafirhaneye gider gece yarısına kadar müdür beyle beraber yeşil çuha masalarda konken oynarlardı. Ben odama çıkar kitap okurdum.
Fabrika müdürümüz daha sonra Ankara genel müdürlükte şeker üretim dairesi başkanlığına getirildi, ama fabrika müdürü olmanın keyfi harcama yetkisi artık yoktu. Daha Sonra emekli oldu, İstanbul'da şeker sanayi ile ilgili bir özel şirkette yöneticilik yaptı.
----
.
Fabrika Müdürleri