Fabrikanın-Açılışı
Fabrika Alanı
Fabrika Arazisi Kimin
Fabrikanın Arşivi
Fabrikaların Birleşimi
Fabrikanın Bölümleri
Fabrika Çalışanları
Fabrikanın-Duraklaması
Fabrikanın Güvenliği
Fabrikanın Hissedarları
Fab.nın İdare Meclisi
Fabrika İşçisi
Fabrikanın Jeeb'i
Fabrikanın Kanunu
Fabrikanın Kapasitesi
Fabrikanın Kârı
Fabrikanın-Kurucuları
Fabrikanın Kuruluşu
Fabrikanın Memurları
Fabrikanın Muafiyetleri
Fabrika Müdürleri
Fabrika Nizamnamesi
Fabrika Otomobilleri
Fabrikanın Satılması
Fabrikanın Tevsii
Fabrikanın Yan Tesisleri
Fabrika Treni
Fabrikanın Yeri
Fayton
Fırınlar
Filmler
Fitre ve Zekat
Fabrika Makinelerinin Komisyoncusu
Alpullu'da ulaşım amacıyla kullandığımız bir faytonumuz ve ona bakan faytoncularımız varmış. Annem her zaman "payton" diye telaffuz eder. Sadece annem değil, eski Alpullu'ların hepsi... PAYTON...
İki bakıcısından biri Paytoncu Hilmi, diğeri ise Paytoncu Ali imiş. İnsanlar daha çok Paytonu Hilmi'yi hatırlıyorlar. Paytoncu Hilmi Çiftlikte çalışırmış, çiftlik personeliymiş ama Hastaneye bağlıymış. Atlar çiftliğin, payton fabrikanınmış... Ambulans gibi, sabah akşam, hastaneye sürekli hasta getirir, götürürmüş. Hatırlı insanları Mandıra'ya, Pancarköy'e, Düğüncülü'ye götürüp getirirmiş. Bir ayağı sakatmış ama şöhreti büyükmüş. 1960'lı yıllara kadar çalışmış.
Bu arada, ilk zamanlardaki resmi görevliler civar köylere paytonla seyahat ederlermiş. Babaeski kaymakamı Alpullu'ya, Sinanlı'ya, Düğüncülü'ye fabrikanın payton arabasıyla gidermiş.
Alpullu'daki siyah renkli bu fayton oldukça güzel ve tam donanımlı imiş. Görenler onu "süper yaylı... " diye tanımlıyorlar. Paytonda insanlar karşılıklı otururlarmış. Arka koltuk daha geniş, sürücü arkasında kalan oturma yeri ise biraz daha dar ve küçükmüş. Paytoncunun ayağıyla basarak çaldığı bir zili varmış. Hasta taşımak için köylere gittiğinde çocuklar paytoncuya çaktırmadan arabanın arkasına dolanırlar iki tekerlek arasındaki aksa oturmaya çalışırlarmış. Fakat köy çocuklarının bu alışkanlığını bilen Paytoncu Hilmi elindeki uzun kamçısını arkaya doğru savurur çocukların oraya oturmalarına izin vermezmiş.
Paytoncu Hilmi önceleri Gazâne Evleri'nde oturmuş. (Bugünlerde oraya Benzinlik Evleri veya Kooperatif Evleri diyoruz). Benim Doğduğum evin bulunduğu İlk sokağın başında imiş evi. Sonra Bademlik Evleri'ne veya oradaki Sıra Evler'e, 10 Evlere taşınmış. (Aynı yere ne çok isim veriyoruz: Bademliik Evleri, Sıra Evler, !0 Evler, Çiftlik Evleri....)
Payton arabası fabrikanın imiş ve bakıcıları da fabrikanın maaşlı elemanları. Paytona koşulan atlar ise Çiftliğin imiş. Bu ulaşım aracı daha çok fabrika ve çiftlik mensubu olan hasta kişileri hastaneye getirip-götürmek için kullanılırmış. İki atın çektiği bir payton imiş. İnsanlar bir şekilde paytoncuya haber uçururlar, git benim hanımımı al hastaneye götür derlermiş. Veya akşamdan, bir gün önceden, üç gün önceden hastaneye gitmek için yazılırlarmış. Payton hasta almak için Pancarköy'e, Sinanlı'ya dahi gidermiş.
Fabrika paytonu 1965 yılına kadar çalışmış, daha sonra miadını doldurarak servisten kaldırılmış. Çünkü motorlu Cipler çıkmış piyasaya. Bundan sonra hastaları ciplerle taşımaya başlamışlar hastaneye...
.
İki bakıcısından biri Paytoncu Hilmi, diğeri ise Paytoncu Ali imiş. İnsanlar daha çok Paytonu Hilmi'yi hatırlıyorlar. Paytoncu Hilmi Çiftlikte çalışırmış, çiftlik personeliymiş ama Hastaneye bağlıymış. Atlar çiftliğin, payton fabrikanınmış... Ambulans gibi, sabah akşam, hastaneye sürekli hasta getirir, götürürmüş. Hatırlı insanları Mandıra'ya, Pancarköy'e, Düğüncülü'ye götürüp getirirmiş. Bir ayağı sakatmış ama şöhreti büyükmüş. 1960'lı yıllara kadar çalışmış.
Bu arada, ilk zamanlardaki resmi görevliler civar köylere paytonla seyahat ederlermiş. Babaeski kaymakamı Alpullu'ya, Sinanlı'ya, Düğüncülü'ye fabrikanın payton arabasıyla gidermiş.
Alpullu'daki siyah renkli bu fayton oldukça güzel ve tam donanımlı imiş. Görenler onu "süper yaylı... " diye tanımlıyorlar. Paytonda insanlar karşılıklı otururlarmış. Arka koltuk daha geniş, sürücü arkasında kalan oturma yeri ise biraz daha dar ve küçükmüş. Paytoncunun ayağıyla basarak çaldığı bir zili varmış. Hasta taşımak için köylere gittiğinde çocuklar paytoncuya çaktırmadan arabanın arkasına dolanırlar iki tekerlek arasındaki aksa oturmaya çalışırlarmış. Fakat köy çocuklarının bu alışkanlığını bilen Paytoncu Hilmi elindeki uzun kamçısını arkaya doğru savurur çocukların oraya oturmalarına izin vermezmiş.
Paytoncu Hilmi önceleri Gazâne Evleri'nde oturmuş. (Bugünlerde oraya Benzinlik Evleri veya Kooperatif Evleri diyoruz). Benim Doğduğum evin bulunduğu İlk sokağın başında imiş evi. Sonra Bademlik Evleri'ne veya oradaki Sıra Evler'e, 10 Evlere taşınmış. (Aynı yere ne çok isim veriyoruz: Bademliik Evleri, Sıra Evler, !0 Evler, Çiftlik Evleri....)
Payton arabası fabrikanın imiş ve bakıcıları da fabrikanın maaşlı elemanları. Paytona koşulan atlar ise Çiftliğin imiş. Bu ulaşım aracı daha çok fabrika ve çiftlik mensubu olan hasta kişileri hastaneye getirip-götürmek için kullanılırmış. İki atın çektiği bir payton imiş. İnsanlar bir şekilde paytoncuya haber uçururlar, git benim hanımımı al hastaneye götür derlermiş. Veya akşamdan, bir gün önceden, üç gün önceden hastaneye gitmek için yazılırlarmış. Payton hasta almak için Pancarköy'e, Sinanlı'ya dahi gidermiş.
Fabrika paytonu 1965 yılına kadar çalışmış, daha sonra miadını doldurarak servisten kaldırılmış. Çünkü motorlu Cipler çıkmış piyasaya. Bundan sonra hastaları ciplerle taşımaya başlamışlar hastaneye...
.
Fayton
