Fabrikanın-Açılışı Fabrika Alanı Fabrika Arazisi Kimin Fabrikanın Arşivi Fabrikaların Birleşimi Fabrikanın Bölümleri Fabrika Çalışanları Fabrikanın-Duraklaması Fabrikanın Güvenliği Fabrikanın Hissedarları Fab.nın İdare Meclisi Fabrika İşçisi Fabrikanın Jeeb'i Fabrikanın Kanunu Fabrikanın Kapasitesi Fabrikanın Kârı Fabrikanın-Kurucuları Fabrikanın Kuruluşu Fabrikanın Memurları Fabrikanın Muafiyetleri Fabrika Müdürleri Fabrika Nizamnamesi Fabrika Otomobilleri Fabrikanın Satılması Fabrikanın Tevsii Fabrikanın Yan Tesisleri Fabrika Treni Fabrikanın Yeri Fayton Fırınlar Filmler Fitre ve Zekat Fabrika Makinelerinin Komisyoncusu
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z
Kazım Taşkent
(Müdürlük Dönemi 1932 - 1933)

(D. 1894 Preveze - Ö. 1991 İstanbul)  Kimya Yüksek Mühendisi. Fabrikanın ortaklarından Hayri İpar beyin kayın biraderi... Alpullu şeker fabrikasının kuruluşu aşamasında o da görev almış... 1928'de Ticaret Bakanlığı sanayi müfettişi olmuş.  Eskişehir Fabrikasını tek başına o kurmuş ve fabrika onun adıyla anılmaya başlanmış.  Esas olarak Şeker Fabrikaları Genel Müdürü unvanıyla ünlenmiş. 
---
Belediye Başkanı ve fabrikanın eski idare amiri Erdoğan duygan; "Onun Alpullu'da müdürlük yaptığını hiç duymadım. Kimya yüksek mühendisi idi. Alpullu'da müdür muavinliği, tercümanlık yapmış. Sonra Şeker Fabrikaları Genel Müdürü oldu. Hanımıyla birlikte geldi, mezarlıktan bir yer istedi.  Yeni mezarlıkta  Alpullu'ya bakan duvar tarafından ona güzel bir yer ayırdık.... Öldükten sonra hanımı telefon etti. 'Biz yaşlandık. Oraya gidip ziyaret etmemiz zor olur. Vasiyetine rağmen kendisini İstanbul'a gömeceğiz. Aile meclisi öyle karar verdi.' dedi" şeklinde ilginç bir anısını paylaştı. 
---


Dr. Yüksel Nizamoğlu'nun yazdığı  Kahramanlıktan Sürgüne adlı eserden Kazım Taşkent'in  iki kardeş generalin yeğeni olduğunu anlıyoruz. Alıntılarla devam edelim...

"Aile Yanya’dan İstanbul’a göç etmiş ve Acıbadem’de yaşamış. Üç kardeşin cumhuriyet döneminde farklı soyadları almayı tercih ettiklerini görüyoruz. Esat Paşa “Bülkat”, Vehip Paşa “Kaçı”, Kazım Taşkent’in babası “Taşkent” soyadını almış."

Vehip ve Esat Paşalar Çanakkale savaşlarında yararlılık gösteren komutanlar, fakat daha sonra Vehip Paşa Türk istihbaratı tarafından sürgüne gönderilmiş. Taşkent’in babası Mehmet Nakıyüddin hukukçu... Amcası Vehip Paşa Manastır’da askeri idadide görev yaparken Enver Bey (Paşa)’le tanışmış ve bu sayede “İttihatçı” olmuş.

"Yanya Kolordusu Komutanı olan ağabeyi Esat Paşa ile birlikte Yunanlılara karşı Ekim ayından 6 Mart 1913’e kadar Yanya’yı savunmuşsa da şehri teslim etmek zorunda kalmış. Ardından ağabeyi ile birlikte Yunanlılara esir düşmüş ve dokuz ay kadar esaret hayatı yaşadıktan sonra İstanbul’a dönebilmiş." Hicaz'da görev yapmış, sonra 2. Ordu komutanı olmuş.  Çanakkale'de savaşmış, yararlılıklar göstermiş. Daha sonra 3. Ordu Komutanı olarak Kafkas Cephesi’ne tayin edilmiş. "... Mondros Mütarekesi ile İttihatçılar aleyhindeki olumsuz propagandalardan Vehip Paşa da nasibini almış, hakkında “Batum’da gaz kaçakçılığı yapmak” gibi çeşitli iddialar ortaya atılmış."  10 Mart 1919’da tutuklanmış Vehip Paşa daha sonra “Karacaahmet Mezarlığı’ndan geçerek” Harem’den bir vapurla yurt dışına gitmiş ve 1939 yılına kadar  gurbet hayatı yaşamış. İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığında vatandaşlığa alınmış, Türkiye’ye dönmüş ve sekiz ay sonra vefat etmiş. (Kaynak:: "Vehip Paşa Kahramanlıktan Sürgüne", http://www.geliboluyuanlamak.com/530_Vehip-Pasa-Kahramanliktan-Surgune--(Dr--Yuksel-Nizamoglu).html)

Kazım Taşkent ittihatçı, asker ve hukukçu bir aile çevresinden geliyor. Yani, kendi döneminin elit zümresinden...

Hayat Hikayesi
Kendi anlatısıyla...

"Yaklaşık 600 sene evvel Taşkent’ten Rumeli’ye göçmüş bir soydanım. Babam Üsküp’te adliye memuru olduğu için ilkokula oturduğumuz mahallenin medresesinde başladım. İki sene sonra babam Selanik’in Demirhisar kazasına nakledildi ve orada caminin yanındaki medrese odasında öğrenimime devam ettim.”

Orta öğrenimini babasının bir üst görevle Üsküp’e atanması üzerine, Üsküp İdadisi’nde 1912 yılında tamamlamış, ardından İstanbul Mühendis Okulu’na
devam ederken I. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla 1915 yılında silah altına alınmış ve savaş süresince Çanakkale’de, İstanbul’da ve Kafkasya’da Batum’da yedek subay olarak görev yapmış. Kafkas Cephesi’ndeki üstün başarılarından dolayı ve 1918 yılında savaşta teknik bir konuda gösterdiği başarıdan ötürü Baş komutanlık’ça ödüllendirilmiş ve terhisini izleyen dönemde yüksek öğrenimini tamamlamak üzere Avrupa’ya gidebilmesi için devlet bursu tahsis edilmiş. Yurtdışına çıkabilmek için İstanbul’daki işgal güçlerinden vize alabilmesi iki yıl gibi uzun bir süre gerektirmiş.

1920 yılında yüksek kimya eğitimi görmek üzere Almanya’ya giden Kâzım Taşkent, 1924 yılı sonlarında Hannover’daki Kimya Fakültesi’nden mezun olmuş ve yurda dönmüş.  1925 yılında zorunlu hizmetini yapmak üzere Ankara’da Ticaret Vekaleti’nde göreve başlamış..."
http://www.ansiklopedi.biz/bankacilik/yapi-ve-kredi-bankasinin-kurucusu-kazim-taskent-ve-turkiyede-ilk-seker-fabrikasinin-kurulusu.

Yapı-Kredi Bankası
Güngör Uras'ın, "Yapı Kredi 'O istenmeyen sandık' için kuruldu"  adlı yazısından alıntı...

"Kazım Taşkent, 1930'lu yılların ortalarında, şeker fabrikalarında çalışanlar için bir "özel emekli sandığı" oluşturdu. Çalışanların ücretlerinden kesinti yapılıyor, işveren de kesinti oranında katkıda bulunuyordu. Derken İkinci Dünya Savaşı başladı. Hayat şartları zorlaştı. Çalışanlar para ihtiyaçları arttıkça sandıktaki tasarruflarını çekti, harcadı. Kalan paranın üyelerin sosyal güvenlerini karşılayabilmesi imkânsız hale geldi. Yapı Kredi'yi satın alacaklar, "Bir kanun çıkarılarak bankanın memur sandığı SSK'ya devredilmez ise, biz bu bankayı satın almayız" dedi. Bunun üzerine hükümet, sadece Yapı Kredi memur sandığının değil, benzer diğer özel emekli sandıklarının SSK'ya devredilmesi için, TBMM'den geçen bir başka kanunun sonuna bir madde ekledi. Kazım Taşkent, bu durum karşısında "çalışanların özel emekli sandığı"nın daha ciddi biçimde kurumsallaşması gereğini görerek, sandığı sigorta şirketine dönüştürmeyi kararlaştırdı. Kazım Taşkent'in İsviçre'de Films şehri yakınındaki bir kolejde okuyan oğlu Doğan, 22 arkadaşıyla dağ gezintisi yaparken 1939 yılında dağdan düşen bir çığın altında kalmıştı. Kazım Taşkent 2 Şubat 1942 tarihinde kurduğu sigorta şirketine oğlunun adını verdi." http://www.milliyet.com.tr

Meğer Yapı-Kredi Bankası şeker çalışanlarının "o istenmeyen sandığın" içinden çıkmış...

Şeker Şirketi ve Taşkent
Şeker şirketi kurulduktan sonra aralarında Kazım Taşkent’inde bulunduğu bir
teknik heyet Avrupa’da inceleme gezisine çıkmış. Bu gezi sırasında Bulgaristan, Romanya, Çekoslovakya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Fransa’daki şeker fabrikalarında incelemelerde bulunarak edindikleri bilgilere istinaden bir şartname hazırlanmış ve firmalardan teklif istenmiş. Gelen teklifler incelenerek Alpullu Şeker Fabrikası Alman Bukau R. Wolf firmasına sipariş edilmesine karar verilmiş.

Teknik heyet ne çok ülke geziyor. Tam yedi ülke... Bir şartname hazırlamak veya bilgi sahibi olmak için yedi ülkenin gezilmesi...

Alpullu'daki Görevi

"17 Şubat 1926 tarihinde Alpulu Şeker Fabrikası’nın kuruluş çalışmalarında görev aldı ve ilk işletmecisi oldu. 22 Şubat 1928 tarihinde Sanayi Müfettişliği’ne terfi etti. 1 Temmuz 1930 tarihinde Zonguldak Kömür İşleri Genel Müdür Yardımcılığı’na atandı. İki yıl sonra 1 Ekim 1932’de Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürü oldu. 1935 yılında Alpulu, Uşak, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları birleştirildi ve Kazım Taşkent bu kuruluşun Genel Müdürlüğüne getirildi. Bu görevini 31 Temmuz 1944 tarihine kadar sürdürdü. Kazım Taşkent, 1944 yılında Doğan Sigorta A.Ş. kurarak kendi şirketlerini oluşturmaya başladı. Bir süre sonra Yapı ve Kredi Bankası’nı kurarak bu şirketlerin yönetim kurulu başkanlıklarını üstlendi. Türkiye çok partili hayata geçtikten sonra iktidar ile muhalefet arasında ortaya çıkan sorunlarda Vehbi Koç ve Kazım Taşkent zaman zaman arabuluculuk görevlerinde bulundular. 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimlerde Manisa’dan milletvekili adayı olan Taşkent, seçimleri kazanarak TBMM’ne girdi" http://www.canakkaletravel.com

Bir başka kaynakta: Fabrikanın hükümet adına teknik sorumluluğunu ve mühendisliğini Kazım Taşkent üstlendi, deniyor.

Alpullu müdüriyet binasında 1932-1933 yılları arasında müdürlük yaptığı yazılı... Yukarıdaki paragraflardan öğrendiğimiz 1926-28 yılları arasında iki yıl görev yapmış. O yıllarda aslında Macar yönetici Herman müdür... Taşkent fabrikanın  işletme müdürlüğünü yapmış olabilir. Veya Herman'ın Almanca mütercimliğini yapan, aynı zamanda Kimyahâne'yi yöneten kişi... Seçkin (2019) kitabında başkasından alıntı yaparak "makinelerin Almanya'dan getirilerek montajının yapılmasını, üretime başlamasını, üretilen şekerlerin kalite kontrolünün yapılmasını (s. 77)gerçekleştirmiştir" diyor. Taşkent'in Alman müdür Herman'ın sağ kolu gibi bir konumda olduğu anlaşılıyor. 

Teliçi'ndeki caddeye adının verilmesi fabrika müdürlüğünden mi, Şeker Fabrikaları Genel Müdürü olmasından mı veya çeşitli kaynaklarda "fabrikanın kurucusu" olarak söz edilmesinden mi bilmiyoruz... Aslında sermaye koyan "Kurucu Heyet" arasında adı yok, fakat çeşitli kaynaklarda "kurucu" olduğundan söz ediliyor. Ben bu kuruculuğu işletme müdürlüğüyle Avrupa'da şartname hazırlamak üzere gezi yapan heyete rehberlik etmesiyle ve Herman'a tercümanlık yapma işiyle ilişkilendiriyorum. Farklı bir belge ortaya çıkarsa yorumlar da ona göre değişecektir kuşkusuz.  

O dönemin bariz bir özelliği var... Sürekli  olarak "yöneticileri yüceltme" olgusuyla karşılaşıyoruz. Övme, yüceltme ve cilalama...Yönetim "yüceltme parke taşlarını bir kenara yığıyor" ve vatandaş "alayi vala ile, şık yürüsünler diye o taşları yere döşüyor. Kadirşinaslık dediğimiz olgu  "yıkama, yağlama" değil... Eleştirel aklı neredeyse kaybettik.
----
Şu bilgi de önemli...

"
Yaptığı işlerden dolayı Federal Almanya Liyakat Nişanı’nın Büyük Haç rütbesi ile onurlandırıldı."

Mutlaka büyük işler yapmıştır, yoksa Almanlar boşuna ödül vermezler. Ödülün haç, şu veya bu biçimde olması önemli değil... "Sen her zaman bizim gönlümüzdesin" anlamı dikkati çekiyor...

Törende Almanya büyükelçisi Sonnenhol'ün yaptığı konuşmadan bazı cümleler:Size Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanının Büyük Haç rütbesini tevcih etmekle şeref kazanıyorum.... Sayın Taşkent, Almanya'ya bağlılığınızı  İkinci Dünya Harbi'nin bizim için çok karanlık günlerinde ispat ettiniz. Türkiye'deki bilhassa İstanbul'daki Alman kültürel ve bilimsel  kuruluşlar ve yardım kurumları, sizin yardım ve desteklerinizi unutmayacaklardır.
----
Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Olması
"Türk özel sektörünün sınırlı imkânları ve dünyada yaşanan ekonomik buhranın etkisiyle Türkiye şeker sanayii 1930'larda sıkıntıya düşer. Ekonomi
Bakanlığı tarafından 'Şeker Rasyonalizasyon Komitesi' oluşturulur ve bu sorunu çözmek üzere görevlendirilir. Komitenin önerisi doğrultusunda
6 Temmuz 1935'de, İş Bankası, T.C. Ziraat Bankası ve Sümerbank'ın eşit hisseleriyle Şeker Şirketi  kurulur. Böylece mevcut dört şeker fabrikasının yönetimi tek şirket altında toplanır ve ilk Genel Müdür olarak Kazım Taşkent görevlendirilir.

Alpullu şeker fabrikası, açılışından 8 yıl sonra "devletleştirilir". Hissedarlar kazanacaklarını kazanmışlardır, artık... Yük devletin sırtına yüklenir. Kapitalist hissedarlar el-ayak çekmişler yerini kudretli ve azametli yüksek maaşlı bürokrat ve otokrat genel müdürler almıştır. İşletmeci "devletin kendisidir" bu dönemde. Özel sektör başarılı olamadı, devletçilik sektörüyle  başarılı olalım istenir. Tahtırevalli'nin öbür ucu  yükselir...

"O olmuş, şu olmuş... Bunları geçelim. Alpullu Şeker Fabrikasını kurmuşlar ya biz ona bakalım... İyi ki, kurmuşlar. Onların sayesinde su içmiş, ekmek yemişiz"... Bugün biz, yani o kara-budun Türkler, işte böyle düşünüyoruz.
---
Kazım Taşkent  1935'ten sonra Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'nin Genel Müdürü... Hem Alpullu Şeker Fabrikası'nın kurucusu, hem de Şeker Fabrikalarının Umum Müdürü olduğundan gazetecinin Alpullu fabrikasını gezme isteğini dikkate alıyor ve izin veriyor.

Gazeteci 24.5.1942 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde Alpullu'yla ilgili iki gezi yazısı yazıyor.  İkinci yazıda fabrikadaki malzeme ambarlarının dolu olmasından söz ediyor. Ambar ve stoklama sistemlerinin o yıllarda oldukça iyi olduğu anlaşılıyor.

----
6 Mart 1991'de, 97 yaşında vefat eden Kazım Taşkent...
---
"Erguvaniler" kitabından alıntılar:

"Devlet memurluğundan ayrılan her kişi banka kuramıyor, ama o kurmuş. Geçmiş döneme ait 1940'tan 1970'e kadar ne okuduysak karşımıza hep Kazım Taşkent çıktı... Babası Naki bey yargıç, kayınpederi meşhur Faik Paşa... Amcaları Esat ve Vehip paşalar... Büyük dedesi Taşkentli Mehmet Ağa...

Bu aile Abidin Dino ailesiyle akraba... Bir diğer akrabası Uğur Mumcu... Amcası Esat Paşa Çanakkale savaşında Mustafa Kemal'in komutanı... Diğer amcası Vehip Paşa İttihat Terakki cemiyetinin en başında gelen isimleri arasında... Esat ve Vehip paşaların Acıbadem'de konakları var... "
---
Kazım Taşkent'i Yapı Kredi Bankasının "kurucusu" olarak bilirdim. "Müteşebbisi" olabilir, fakat her nedense kurucular listesinde adı yokmuş.  Emekli bankacı Orhan Topçuoğlu'nun "Yapı Kredi'de Unutulmayan Anılar" isimli kitabında 1944 kuruluş gününe ait bankanın ilk esas mukavelenamesi, kuruluş-kurucular başlığı altında yer alan maddelerde Kazım Taşkent'in adı kurucular arasında yok. Bundan sonrasını kitaptan takip edelim:

"1970 yılında (Kuruluştan 26 yıl sonra) Esas Mukavelenin birinci maddesinin (Kuruluş ve Kurucular) başına bir cümle eklendi.

"1- Yüksek Kimya Mühendisi Kazım Taşkent'in teşebbüsü ile aşağıda isimleri yazılı şahıslar tarafından" şeklinde... Bu şekilde Kazım Taşkent'in adı Esas Mukaveleye girmiş oldu. Yıllarca bu konuyu merak ettim. Kazım Taşkent'in ismi kurucular arasında yok! Neden?

Yaşlı bir hissedarımız, "Kurucu değil de ondan. Nedenini biliyorum ama şimdi açıklayamamam." diye cevapladı. Yönetim Kurulunda yıllarca görev yapan bir büyüğümüze sordum. O da aynı şeyi söyledi: "Kurucu değildi."

Orhan Topçuoğlu, Yapı Kredi'de Unutulmayan Anılar, Ankara: Demircioğlu Matbaacılık, 1993, Sayfa. 83-85
----
Masamda iki kitap var. Kazım Taşkent'in yazmış olduğu Yaşadığım Günler ve Orhan Topçuoğlu'nun yazdığı Anılar... Taşkent kitabında kendini çok makul, akıllı, tutarlı, doğru kararları veren biri olarak tanıtıyor. "Doğulu" olma konusunda dile getirdiği bir takım görüşlere katılmasam da kendisini takdir ediyorum. Sonra Anılar kitabına dönüyorum, zihnim karışıyor. Tutarsızlıklar, gizli-kapaklı işler ve yakın arkadaşları tarafından kendisine yöneltilen yalan söylediği suçlamaları... Yazı ve turasıyla iki resmi yan yana getirip olguya bir bütün olarak bakmak gerekiyor.
---
Banka, emekli olmuş olan Kazım Taşkent'e  1973 yılından itibaren emeklilik maaşından ayrı ikinci bir maaş daha bağlıyor. Doğabilecek hastane ve sağlık harcamalarının karşılanmasını karar altına alıyor. Yönetim Kurulu kararındaki "mütevazi hayat tarzını idame ettirebilmesini sağlayacak ölçüde aylık bağlanması" ifadesi dikkat çekiyor. Mütevazi bir hayat tarzı... Taşkent bir süre sonra bu parayı almamaya karar veriyor ve durumu Noter aracılığıyla bankaya bildiriyor.
----
Yapı Kredi Bankası 1980'li yıllardan sonra Çukurova grubuna geçiyor. Bu kez Çukurova grubu kendisine maaş bağlıyor, altına araba veriyor, yazışmalarını yapacak sekreter atıyor. Ölünceye kadar da bu desteği sürdürmeye devam ediyor.
---
Orhan Topçuoğlu'nun bildirdiğine göre, kendisi sahip olduğu hisse senetlerini Akbank'a satmış olması nedeniyle ona tariz yazısı yazıyor. Taşkent cevap verip bu iddiayı yalanlıyor. Eski Genel Müdürlerden Adnan Dinçer "asıl kendisi yalan söylüyor, hisse senetleri başkasının ismi altındaydı" diyor. Karışık bir durum ve doğruyu bilmemiz mümkün değil.
----
Fakat bir nokta önemli Yapı Kredi Bankası yönetim kurulunun kendisine sağlamış olduğu olanaklardan kendi isteğiyle vaz geçiyor. Bunları bankanın Emekliler Derneğine noter huzurunda bağışlıyor. Fakat sonradan anlaşılıyor ki  bankaya bir yıl önce gönderdiği bir yazıyla bu hakkından zaten feragat etmiş. Bağışlama olayı boşa çıkıyor. Yaşı mı ilerledi, hatırlamıyor mu, unuttu mu... Anlaşılmıyor. Acaba çok fazla mı akıllı, yoksa insanlar ona düşmanlık mı ediyorlar? (Bk. Topçuoğlu, 1993, Sayfa 127-148).
----
Oğlu, Karaca Taşkent. İnternette sosyete haberlerinde adı çıkıyor. Ekşi Sözlük'ten bir entry bilgisi: Dunya tatlisi bir adamdır. Cambridge'de Gonville and Caius College'de muhendislik okumuştur. inanılmayacak hikayeleri vardır. Bir de İsviçre'de lise okudugu donemlerde dünya rekoru kırmış bir kayakçıdır.

Karaca Taşkent Babasıyla ilgili bir anısını anlatır:
“Fabrikanın kurulmasına karar verilince, Atatürk, Celal Bayar'la birlikte fabrikanın kurulacağı yeri görmeye geliyor. Atatürk babama, "Bu fabrika ne zaman bitecek" diye soruyor. Babam da "6 ay sonra" diyor. Atatürk dönüş yolunda, Bayar'a diyor ki, "Bu Taşkent, bunlar genç mühendisler, ya hesap bilmiyorlar ya da bizi aptal zannediyorlar." Gerçekten fabrika 6 ay içinde bitiyor. Bayar da babama bir teşekkür mektubu yazıyor ve "Sen bir mucize yarattın" diyor. Babam mektubu alıp Ankara'ya gidiyor ve Bayar'a çıkıyor, "Mektubu iade edeceğim" diyor. Bayar nedenini soruyor, O da diyor ki, "Mucizeler Allah'a aittir. Ben mucize yaratmadım." Bayar da dönüp diyor ki, "Yok, yok Taşkent, sen bunun mucize olduğunu kabul et. Eğer sen mucize yaratmadıysan, Atatürk ve ben aptal olmuş oluruz."
Kaynak: http://www.kitapsuuru.com/yasadigim-gunler.html
---
Sabah gazetesinde kendisiyle yapılan röportajda yaşamından kesitler:
----
Ben bol sporlu öğrencilik hayatı yaşadım. 1948'de babam beni İsviçre'ye eğitime götürdü. Sonra da İngiltere'de okudum. Bankada, çok kısa bir müddet yatırımlar kısmında çalıştım. Sonra kendi hayatımı kurdum.

Taşkent çok büyük bir adamdı da aile için de geçinilmesi zor bir adamdı. Birbirimizi severdik ama günlük hayatta birlikte çalışmamız zordu. Onun için ben de BMC Kamyonlarının kuruluşuna katıldım. Sonra 20 Century Fox'un temsilciliğini aldım ama hayal kırıklığına uğradım. Zamanlama hayatta çok önemli. Tabi otomobilciliğim de olunca Tofaş bayiliği aldım. Sonra savunma sanayi gelişmeye başladı. Deniz Kuvvetleri'ne hizmet veren yabancı şirketlere danışmanlık yapıyorum.

Dünyanın en zor sporunu yapmışsınız! Üstelik dünya şampiyonu olacak kadar da iyi...

Daha çok İsviçre'de yapılan ve buz bir kanalın içinde baş aşağı kayılan bir spor. Adı Cresta. İşe hakimseniz tehlikesi azalıyor. 6 yıl üst üste rekorum kırılamadı. 1959'dan 1965'e kadar.

Otomobil sporu nasıl kanınıza girdi?
Ben otomobil kullanmaya 7 yaşında başladım. 1941 yılıydı. Babam Şeker Fabrikaları Genel Müdürüydü. Otomobiliyle Turhal fabrikasını denetlemeye gitmişti. Müsade istedim verdi ve ilk kez otomobil kullandım. İngiltere'de bu iş ilerledi. Yurtiçinde hiç yarışlara katılmadım, çünkü pistçiydim ve Türkiye'de yoktu.

Hangi otomobillerle yarıştınız?
En çok Lotus, Ferrari ve Lancia ile yarıştım. İyi dereceler yaptım. Yarışlardaki pek çok arkadaşım daha sonra dünya şampiyonu oldu.

Hangi otomobilleri kullanıyorsunuz?
Otomobili zevkle kullanıyorum ama yüksek vergiyi adaletli bulmuyorum. Bu yüzden sık sık otomobilimi yenilemem. Şuanda 90 model Alfa Romeo turbo, arazi aracı olarak Sang Yong, restore ettiğim 83 model Nissan safari ve Lada Niva'm var. Lada'nın teknolojisi harika. İsviçre'de Audi V8 kulanıyorum. Bundan sonra yenilemek istersem, Subaru Outback alacağım. Teknolojisi insana aktif emniyet veriyor.

Duayen bankacının oğlu otomobil tutkunu, 4 Ekim 1999, sabah.com.tr,
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
http://arsiv.sabah.com.tr/1999/10/04/e06.html
----------
Son Posta -- 29.8.1930

Alpullu fabrikasının tesisi sırasında bu işin müteşebbisleri bir çok teklif karşısında kalmışlardı. “F Fine” şirketinin modern fabrika yapmak teklifine “König” fabrikasının modası geçmiş ve Arjantin için yapılmış tesisatı tercih olunmuştur.

Filhakika bu tesisat müsait şartlarla vücuda getirilmemiş değildir. Fakat o dereceye yakın diğer şartlar da dermayan olunmamış değilidir.
Bu tesisatın kurulması için tetkik yapanlar
Mühendis Kazım ve Hulki Beylerdir.

Her ikisinin de müessis ve selahiyattar aza
Hayri Beye yakın karabetleri vardır.

İşin en garip tarafı şudur ki bu işte, bu zat (Hayri Bey) hem müdür, hem müteahhit sıfatı ile hareket ediyor, pancar tohumunu hem kendi getirtiyor, hem de kendi teslim alıyor.

Bu, dünyanın neresinde görülmüştür? Ve bu şekilde iş yapılması şirket hissedarlarına emniyet verir mi?

-----------





.



--

Fabrika Müdürleri

 
 
0. Genel Müdür Hayri İpar  1. Dr. Herman Gutherz ---  2. Kazım Taşkent --- 3. Ali Şefik Bakay --- 4. Ahmet Yolaç --- 5. Recai Tuğrul --- 6. Fatin İfendiyaroğlu --- 7. Hulki Bektaş --- 8. Fevzi Öker --- 9. Celâl Kıpçak --- 10. Burhanettin Sezginer --- 11. Osman Bozok --- 12. Dündar Tekand --- 13. Süleyman Gencer --- 14. İbrahim Özbaşaran ---  15. A. Ceyhan Eyüpoğlu --- 16. Mustafa Sütmen --- 17. S. Zeki Yiğit --- 18. Bülent  Kocaaydın -- 18. İsmail Kaymak --- 19. Erinç Erdoğmuş -- 20. O. Vural Akar ---  21. K. Gündüz Erciyes --- 22. K. Ender Sarıgöl --- 23. Halil Bostancı --- 24. İlyas Sekizelma - 25. Mehmet Demirel --- 26. M. Refik Kıran --- 27. Nihat Çalışkan --- 28. İsmet Girgeç ---  29. Fikri Cömert --- 30. Abdullah Kalenderoğlu --- 31. Emin Tanrıverdi --- 32. Hakan Çelik  33. Halit Ataser
alpullu-kazim-taskent-1
kazim_taskent_alpullu_1
kazim_taskent_alpullu_2
kazim_taskent_alpullu_3
kazim_taskent_alpullu_4
kazim_taskent_alpullu_5jpg
kazim_taskent_alpullu_6
kazim_taskent_alpullu_7
kazim_taskent_alpullu_8
kazim_taskent_alpullu_9
kazim_taskent_alpullu_10
kazim_taskent_alpullu_11
kazim_taskent_alpullu_12
kazim_taskent_alpullu_13
kazim_taskent_alpullu_14
kazim_taskent_alpullu_15
kazim_taskent_alpullu_16
kazim_taskent_oldu
kazim_taskent_alpullu_17
kazim_taskent_alpullu_18
kazim_taskent_alpullu_19
kazim_taskent_alpullu_20
kazim_taskent_alpullu_21
kazim_taskent_alpullu_22
alpullu kazım taşkent