Fabrikanın hisse sayısı belli fakat hissedar sayısını tespit etmek imkansız. Nedeni hisselerin hamiline yazılı olması. Fakat bazı hisselerin bir şekilde kayıt altına alındığı anlaşılıyor. Genelde fabrika hisselerini herhangi birisi almış olabilir. Herhangi bir devlet adamı veya fabrikanın Alman müdürü Herman Gutherz… Nitekim 300 hissesi olduğundan söz ediliyor.
Fabrikanın avukatı, muhasebe müdürü, ziraat müdürü, pek çok milletvekili, muhtemelen İnönü fabrika hisselerine az veya çok sahipti. Bunu bilmiyoruz ve hiç bir zaman da öğrenemeyeceğiz.
Fakat şurası kesin, bu şekilde dağılan hisselerin sayısı epey bir yekün tutsa da parasal değeri fazla değildi. Halka satıldığı ifade edilen %22'lik bölümün içinde bu tür hisse senetleri payının %2'yi veya %5'i geçmediğini tahmin ediyorum. Mesela %2'si olan 1000 hisseyi 10 civarında iş adamı, çiftçi, esnaf veya milletvekili almış olabilir. Geriye kalan yüzde 20'lik ana blokun büyük kısmı kurucu 10 kişinin üzerinde olmalı. Tabi bunların hepsi tahmin ve bölük pörçük bilgilerden çıkardığımız sonuçlar.
Örneğin bir gazete haberinde Şakir Bey'in hisselerinin 25 bin TL olduğundan söz ediliyor, yani hisselerin %5'i onun üzerinde. Kurucu birinci ortağın bu kadar hissesi olduğuna göre diğerlerinin daha düşük olması lazım. Bir çok kurucu ortağın hissesi %1 civarında olabilir... İşletmenin "hisse kayıt defteri" korunuyorsa belki bir gün asıl gerçeği öğreniriz. Kurucu ortakların hisse payları nedense kamuoyuna açıklanmamış. Bir tür örtülülük var gibi... Ve bu durum insanların dikkatini çekiyor.
Şirket kuruluş aşamasında her biri 10 TL nominal değerde olmak üzere 50 bin hisse bastırmış. Fakat bütün olay %22'lik bölümünün nasıl dağıldığı konusunda... Şakir Bey dışında diğer kurucu ortakların payları eşit miydi yoksa farklılıklar var mıydı? Örneğin, Keresteci Ali'nin payı yüzde kaçtı? Ne kadar hisseye sahipti?
Genel kurul toplantılarına en az 100 hisseye sahip olan hissedarlar katılabiliyor. Yani 1000 TL verip ortak olmuş olan kişiler.
Alpullu'nun "itilmiş-kakılmış" gariban insanları onları "kalantorlar" diye tarif ediyor. Sohbet esnasında konuşurken İstanbul'dan, Ankara'dan "kalantorlar geliyordu" şeklinde cümleler kuruyorlar. Kalontorların, gariban halkla çok fazla kaynaşmadıkları anlaşılıyor.
---
Fabrikanın Hissedarları