Teliçi veya Koloni evleri...
Farklı büyüklükte, farklı modellerde... Sanki dört farklı tür varmış gibi gözüküyor.
Bir grubu iki katlı köşk şeklinde.
Bir grubu iki katlı geniş daireler şeklinde.
Bir grubu tek katlı ama kaliteli.
Diğerleri biraz daha sıradan...
Farklı tarihlerde yapılmış. 1926 yılından başlayıp 1945 yılına kadar devam etmiş.
Şöyle okuyorum: Fabrika müdürü ile ziraat müdürünün evleri bitişik nizam, iki katlı ve geniş... Müdür yardımcıları ile yüksek mühendislerin evleri biraz daha küçük ama köşk şeklinde... Üçüncü sırada şef ve ustabaşı düzeyindeki kişilerin evleri var. Dördüncü sırada ustabaşı muavinlerinin... Düz memurların Teliçi'ne geçmeleri çok sonraki zamanlarda gerçekleşiyor... Teliçi'nde gezindiğim zaman böyle düşünüyor, olayı böyle algılıyorum.
Kolonideki evler kendi içinde hiyerarşik bir sıralamaya tabi... Örgüt hiyerarşisine benziyor.
Teliçi evlerinin yapımına fabrika ile birlikte başlanıyor. İlk etapta dört ev yapılıyor. Bunlar muhtemelen planlarını Almanların verdiği yapılar. Macar müdür ve Alman mühendisler bu evlerde kalıyorlar. Fakat söz konusu ever tamamlanıncaya kadar ahşap barakalarda kalmış olmalılar.
Teliçi Evlerinin günümüzde büyük çoğunluğu boş. Fabrika dört yıl çalışmayınca ve özelleştirme kapsamında satılınca daha da ıssızlaştı... Şunu da söylememiz gerekiyor. Toplumun yaşam kültürü değişti. İnsanlar o eski ev modellerinde beklediklerini ve aradıklarını bulamıyorlar. Çevresi güzel ama konutlar günümüz beklentilerine karşılık vermiyor. Küçük, bakımsız ve işlevsiz...
Teliçi Evlerini Macarlar yapmışlar. Mimari ve model tasarımı Alman-Macar karışımı bir özelliğe sahip. Macar gibi gözüküyor ama Macarlar da bu mimari özellikleri Almanlardan kopyalamışlar. Evlerin bir kısmı mimari açıdan özellikli, tarihi değere sahip. Koloni evleri konusunda yüksek lisans, doktora tezleri yazılmış. İnternet'te bulabiliyorsunuz... Fakat daha ayrıntılı inceleme yapmaya ihtiyaç var. Bu binalar çatı, pencere sistemleri, ısıtma sistemleri, birimlerin konumu ve özellikleri açısından kapsamlı analizlere tabi tutulmalı. Bunlar sıradan evler değil.
Konutlar peyderpey yapılıyor. 1928 yılında belki beş-on ev... 1930 yılına gelindiğinde ev sayısı artıyor 70'e, 80'lere çıkıyor. Yıllar geçtikçe yeni binalar yapılıyor. 1933 yılına gelindiğinde mevcutlara 20 ev daha ilave ediliyor. Günümüzde Koloni'de 122 ünite var.
İlk zamanlarda evlere girenler 10 yıl oturmak üzere yerleşiyorlarmış. Sonra beş yıla düşürülmüş. Teliçi Evlerinde oturanlara maaşlarından ayrı olarak bir de "ev bakım parası" ödenirmiş. Evi ihmal etmesinler, bakımını, boyasını yaptırsınlar diye... Zaman geçmiş bu kez evlerde oturanlardan kira almaya başlamışlar. Böyle olunca insanlar evlerin ve bahçelerin bakımını ihmal etmişler.
Teliçi Evleri'nin hepsi bahçeli, çit bitkilerine sahip ve ağaçlarla donanmış yaşanacak bir mekan. O yıllarda evlerin tümü "sarı" boyalı. Aynen Macaristan'daki fabrika lojmanlarında olduğu gibi. Bu geleneği uzun yıllar Sabri bey (Babası Mahmut bey) sürdürmüştü. Evi satılıp yıkılıncaya kadar dış badanası sarı renkli olarak kalmıştı. Bizim evlerimiz genellikle ya kireç beyazı, ya da çivit mavisine boyanırken onun evinin badanası sarı renkli olurdu. Bir ara halamlar da evlerini sarı renge boyatmışlardı. Sarı renk badana yapmak Türk usulü değildir. Yabancılardan geçmiştir bize...
Teliçi'ndeki mevcut 120 yapıdan yaklaşık 7 tanesi değişik sosyal amaçlar için yapılmış... Diğerleri insanların yaşamasına yönelik... Bu şekilde 115 daire/birim var.
Kopuz ve Titik'e göre (2016) evler yola 10 m uzakta bahçe ortasına düzenlenmiş. Alman toplu konut yerleşmelerine benziyormuş. Ebenezer Howard’ın ideal “Endüstri Kenti” anlayışının yansımaları görülüyormuş bu evlerde. Kopuz ve Titik şu betimlemeyi yapıyorlar:
"Büyük alanlar içinde yer alan konutlarda, ön ve arkada sebze ve meyve bahçeleri yer alır. Böylece insanların, iş dışı zamanlarda özel alanlarında toprakla uğraşma olanağı oluşur. Evlerin ön taraflarında çocuk oyun alanları ve mobilyaları (salıncaklar, tahtıravalliler) vardır. Bu kurguyla fabrika lojmanları, Avrupa’da ortaya çıkan “bahçe şehir” uygulamasını anımsatır. Aynı zamanda Alpullu ve Trakya’nın ilk toplu konut örneğini oluşturur. Tek katlı konutların tümünde, mutfaktan bahçeye kapı açılmıştır. İki katlı ve mansard çatılı yapılarda altta yaşama, üstte yatma birimlerine yer verilmiştir. Bazı kat pencerelerinde kemerler vardır ve sövelerle geçilmiştir... Konutlar; tek konut, ikiz konut ve iki katlı ikiz konut grubu olmak üzere, 17 farklı mimari plana sahiptir."
Tek itirazım "sebze bahçeleri ve toprakla uğraşma" konusuna... Teliçi'nin böyle bir derdi yok. Hatta caydırılıyor. Modern insanlar, alt tabaka insanların işi olan domates-biber ekme işiyle uğraşmazlar. Tavuk beslemezler. "Toprakla uğraşma" ancak saksı gübresi için mevzu bahis olabilir. Teliçi'li vatandaşın eline bel küreği alıp bahçe toprağı kazdığı görülmemiştir. Görülse bile o gerçek Teliçi'li değildir.
Teliçi ve Bizim Evler
Görüldüğü gibi bütün evler aynı değil... Her grup farklı dekor ve süslemelere sahip. Müdür evleri halılarla döşeli. Oysa Tel Dışı evlerinde papurdan yapılmış hasırlar veya pala kilimler var. Olsun... Hatta bazı yerlere kaba dokulu kara çuvallar, fabrikadan çıkan beyaz prese bezleri serilmiş... Normal... Herkes seviyesine göre...
Müdür veya şeflerin evlerinde kristal vazolar ve bardaklar, kadehler... Nasıl getirtmişler, nereden ve nasıl temin etmişlerse renkli ve işlemeli porselen tabaklar, tuzluklar, yağdanlıklar...
Tabak altlarında imal edilmiş olduğu şehirlerin adları var: Limoges, Prague, Baden...
Avrupalı olmak istiyorsanız kullandığınız eşyaların en azından bir bölümü oradan gelmiş olmalı. Önü cam, yarım boy dolabı şeklinde ceviz ağacından yapılmış güzel bir vitrin... Ve içinde biblolar, küçük heykelcikler, kristal kadehler ve bir kaç tane kimisi sarı, kimisi kırmızı, kimisi yeşil renkli likör şişesi...
Evin havası değişiverir... O kadar çağdaş, o kadar moderen olursunuz. Evinizi ziyaret eden kişilerin üzerinde Avrupai bir hava oluşturur, önemli adam etkisi yaratırsınız...
Davranışlarınızın ve ruhunuzun Alaturka olması hiç önemli değildir. Teliçi'nde bu eşyalara sahipseniz çok, ama çook çağdaşsınızdır.
Pencereleri
Teliçi Evleri'nin dış pencere kenarlarında söve olarak "swag" stili kullanılmış. Swag "asma dekor" anlamına geliyor. Ben ona kısaca "atkı" adını veriyorum. Boyna takılan çiçeklerden yapılmış, iki ucu serbest kalan bir tür "yarım çelenk"... Çiçeklerden örülmüş atkı... Fakat çiçekler yerine "enli bir kumaş şeridinin" kullanıldığını varsayıyoruz. Mimari terim olarak ifadelendirecek olursak "atkı biçimli söve" diyebiliriz... Veya kısaca "atkısal söve"... Swag, iç mekanda değerli kumaşlar kullanılarak yapılıyor ve pencere dışlarında ise "stucco trim" olarak... Daha açık ifade etmek gerekirse, dış duvar sıva harcı kullanılarak. Atkısal söve uygulamasını daha sonra yapılan Müdüriyet Binası'nda da görüyoruz. İlginçtir... Bu swag uygulaması tutmamış... Alpullu'da daha sonraki yıllarda yüzlerce ev yapıldı ama hiç birinde swag modellemesine gereksinim duyulmamış. İthal mimari, ithal süsleme işte böyle bir şey. Ruhunda ve genlerinde yoksa sürdürülebilirliğe sahip olmuyor.
Ekmeğin, Sütün ve Yoğurdun
Bir dönem Teliçi'nde yaşamış hemşerim anlatıyor: "Ekmeğimiz, sütümüz, yogurdumuz, yumurtamız ve hatta etimiz her sabah kapımıza gelirdi... Hem ucuz, hem kaliteliydi. Çünkü fabrika bu malzemeleri kendi ciftliginde üretilirdi. Gıda malzemeleri ucuz ve temizdi. İşçi olsun, memur olsun hiç fark etmezdi. Teliçi'nin bütün imkanları ve sosyal tesisler fabrikada çalışan herkese açıktı."
İşte Teliçi'nde rotasyon sistemiyle oturmanın faydası bu... Herkesin ağzına bir parmak bal çalınıyor ve sonra sen, o balın nefasetini allandırarak torunlarına dek anlatıyorsun. "Ne güzel günlerdi, yaa..." "Teliçi'ne yazık oldu...", "Ne güzel sinemalar seyretmiştik...", "Pikniğe gitmiş, Aşk Havuzu'nun kenarındaki banklarda sefer taslarıyla getirdiğimiz yemekleri yemiştik..."
Teliçi
Tel Dışı
Fabrika Personeli Dışı, Fabrika Personeli
Çiftlik personeli, Çiftlik personeli bile değil...
Eski maacır, yeni maacır…
Teliçi öldü ve bütün tanımlamalar da öyle... Artık hepimiz sadece Alpulluluyuz… Fabrika müdürleri racon kesmiyorlar veya kesemiyorlar... Ve Teliçi Evleri, gözetip korumamız gereken antik eşya konumunda... İyi veya kötü belli bir işleve sahip oldu ve tarih müzesine kaldırıldı.
--
Teliçi Evleri