Erkan Çetinkaya. Alpullu Şeker Fabrikasında “Elektrik ve İşletme Mühendisi”…. O vakitler, bu iki görevi birlikte yerine getiren kişilere kısaca “Şeker Mühendisi” adı veriliyor. Bolu, Göynük 1944 doğumlu… 1967 yılında İTÜ Elektrik Fakültesinden yüksek mühendis olarak mezun olmuş. 1963 ve 1965 yıllarında öğrenci iken işyeri stajlarını Alpullu’da yapıyor. “O yıllarda ustam, rafineri maniplantı Hüseyin beydi. Macar mühendisler zamanından kalmış biri. Sonra Mehmet Bedirli ham fabrika maniplantı oldu.” diye anlatıyor. Askerlik görevini bitirdikten sonra ilk işyeri Alpullu Şeker Fabrikası. Göreve 1 Ekim 1969 tarihinde Elektrik Şefi unvanıyla başlamış. 1970 yılında 657 sayılı kanunla “şeflikler” kaldırılınca “Baş Mühendislik” pozisyonları oluşturulmuş. “O yıllarda mühendisler valilerden çok para alıyorlar, diye bir laf çıkarmışlardı. Bunun üzerine düzenleme yapılmıştı, diye ekliyor.
1969’dan 1974 yılına kadar Alpullu’da Makina ve Elektrik Şefi olarak görev yapmış. 1974 yılında Turhal Şeker Fabrikasında İşletme uzmanı, 76-78 yılları arasında işletme müdürü olmuş. 1978 yılında Erzurum Şeker Fabrikasına işletme müdürü olarak atanmış. 1980-1983 döneminde Burdur Şeker Fabrikasının işletme müdürü olarak görüyoruz kendisini. 1983’ten 2007 yılına kadar ise EMAF’ın fabrika müdürü…. Ulusal ve uluslararası tebliğleri olan entelektüel bir uzman. 2007 yılından itibaren emeklilik ve danışmanlık…
Gittiği her işletmede önemli hizmetler görmüş. Ayrıntısı, “kapsamlı özgeçmişinde” incelenebilir. Fakat ben dikkatimi Alpullu’ya yöneltmek istiyorum:
- 32/40 ton/saat 24 ATÜ buhar kazanı devreye alınması.
- 2000 ton/gün kapasiteli DDS difüzörü montaj ve devreye alınması.
- 150 ton/gün kapasiteli peletlenmiş kuru küspe fabrikası montaj ve devreye alınması.
- 50 ton/gün 2DM modeli küp şeker tesisi montaj ve devreye alınması.
- 5400 kW 380 V alçak gerilim şalt tesisi devreye alınması.
- Sarmısaklı Çiftliği elektrik dağıtım şebekesi proje, imalat, montaj ve devreye alınması.
- 2x1000 kVA 15 /0,4 kV trafo istasyonu montaj ve devreye alınması.
- Çeşitli konveyör imalat ve montajı.
- Şeker fabrikası vardiya sorumluluğu.
Erkan Çetinkaya’nın şeker fabrikalarında gerçekleştirdiği görevlerin yanında belki hiç unutulmayacak önemli bir görevi de EMAF fabrikalarında uzun yıllar yöneticilik yapmış olması... Bu konuyla ilgili bazı bilgi ve belgeleri kendisinden temin ettim. Fakat EMAF’ın hikayesinin ayrıca yazılması tarihe ışık tutmak açısından önemli bir görev olacaktır. Mühendislik ve işletme fakültelerinde okuyan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin Erkan Çetinkaya ile görüşmeler yaparak EMAF konusunda tezler hazırlamaları ne iyi olurdu.
-----
Haluk Direskeneli. Haluk Direskeneli, 1973 yılında ODTÜ Makine Mühendisliğini bitirdi. Mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD-Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalıştı. Bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık yaptı. Direskeneli Makina Mühendisleri Odası ile ODTÜ Mezunları Derneği`nin enerji komisyonlarında da üye olarak yer alıyor.
----
Haluk Direskeneli anlatıyor....
Alpullu anıları:
Okul bitince 9 Nisan 1973 günü Alpullu'da bakım onarım mühendisi olarak işe başladım. Devre arkadaşlarım DSİ, TEK, Enerji Bakanlığı gibi kamu kuruluşlarına başvurdular, özel sektör firmalarında iş buldular. Şeker şirketinde çalışan ODTÜ mezunu makina mühendisi herhalde sadece bendim. Arada bir, ne derece doğru yaptığımı kendime sorarım.
1973 yılında işe başladım, şeker üretim kampanyası bitmiş, muvakkat işçiler köylerine gönderilmiş, fabrikanın daimi işçileri revizyona girmişlerdi. Yani çalışan büyün ekipmanlar pompalar, türbinler motorlar, basınçlı kaplar sökülüyor açılıyor, temizleniyor, gerekirse onarılıyor yenileniyor ve tekrar toplanıyordu. Bir makine mühendisi için son derece basit bir iş, ama yeni mezun bir kişi için fabrikada çok fazla insan hikayesi vardı.
Önce nasıl gidilir? Sirkeci tren istasyonundan Edirne posta trenine binerdik. Alpullu'ya kadar posta treni her istasyonda durur, posta yolcu ve eşya alır verirdi. 150 km yol, beş saat sürerdi. Bilet fiyatı çok ucuzdu. Fazla yolcu yoktu. Tren lokanta vagonunda menemen isterdik, bira servisi de vardı, biz çay tercih eder yol boyunca kitap gazete okurduk.
İkinci opsiyon, Topkapı Trakya otogarından Hayrabolu veya Edirne otobüsüne binmekti. Yol üç saat sürerdi, ama trenin rahatlığı konfordu yoktu. Sarsıla sarsına bir gidiş bir dönüş şeritli yolda otobüslerin yol alma sıkıntısını yaşardık. Babaeski garajında indikten sonra Alpullu dolmuşlarına binmek gerekirdi.
Ben önceleri tren istasyonu yanındaki eski misafirhanede kaldım. Orta mekanda bir bilardo masası ve konken oynamak için oyun odaları vardı. Sonra büyük misafirhanenin boya badana yenilenme işleri bitti. Biz genç yeni mezun üç mühendise üçüncü kat kule içindeki tek odaları verdiler. Ortak banyo tuvalet kullanıyorduk. Odam küçüktü ama arka orman manzarası vardı. Pencere açılınca içeri çam kokusu doluyordu. Yanımda getirdiğim kitapları geceleri okumak en büyük keyfimdi.
Gün içi işimiz bakım onarım işlerini takip etmekti. Öyle önemli plan program yoktu. Çalışan işçilerin yanına gidip el sıkıyor, hal hatır soruyorduk. Bazıları konuşkan oluyor değişik hikayeler anlatıyorlardı.
Şeflerimiz organize ettiğinde Türk hamamına gidiyorduk. Yıkanmak için harika bir yerdi.
----
Alpullu Şeker Fabrikası’yla ilgili bir anısı
ODTÜ Makina Mühendisliği bölümünden 1973 yılında mezun olduktan sonra Trakya'da Alpullu Şeker Fabrikasında işletme mühendisi olarak çalışmaya başladım.
Yaz döneminde hiç durmadan revizyon yaptık, motorlar/ pompalar sökülüyor temizlenip yerlerine takılıyor, rulmanlar, paslanmış/ aşınmış ekipmanlar, elektronik kontrol ekipmanları temizleniyor, onarılıyor, yenileniyor. O sırada fabrikanın şeker pancarı besleme kanalı pancar besleme kapasitesine yetmemiş, yeni bir pancar yıkama ve pancar sevk kanalı çelik konstrüksiyonu yapılıyor.
Başında Ham-Fabrikanın ustabaşı, emekliliğine az kalmış Alpullu Pancarköy’den 60 yaşlarında Mehmet (Bedirli) Usta var. Stok sahasından çelik profil beğeniyor, çelik konstrüksiyon kanal taşıma ayakları yapıyor, hummalı bir çalışma var.
Malzeme mukavemeti dersi kafamda yeni, son sınıfta en iyi notu almışım, oturdum kullanılan taşıyıcı profillerin flambaj hesabını yaptım. Mehmet Usta epey güçlü çelik konstrüksiyon (yapı) çatmış. Bir sabah hesapları gösterdim, daha küçük ebatlı profillerle aynı açıklığı/ mesafeyi geçebileceğini söyledim.
Mehmet Ustam beni dinledi, dinledi, sonra hesaplara baktı, baktı, "Mühendis bey, hesapların iyi hoş, ancak çelik konstrüksiyonun benim gözümde de sağlam olması lazım, benim gözüme de uygun gelmesi lazım, beni ikna etmesi lazım, bana güven vermesi lazım " dedi.
Anlamadım ve anlayabileceğim şekilde tekrar anlatmasını istedim, "Mühendis bey, bir ağırlık görürsün, bir yük görürsün, bir açıklık görürsün, bakarsın çelikçi/ tasarımcı ne profil kullanmış, kafana yazarsın, başka bir yerde benzer ağırlığı, benzer yükü, benzer açıklığı görürsün, kafana yazdığın bir önceki profil ile uymaz" dedi.
Hesabı tekrar kontrol ettim, yorulma (fatique) faktörlerini unutmuşum, onları ekleyince hesapta çıkan profiller Mehmet Ustanın tecrübe ile seçtiklerine yakın oldu.
Elinizde veri/bilgi varsa oturur hesap yaparsınız, bilgi yoksa eski tecrübelerinize/görgünüze /mesleki hislerinize güvenirsiniz. Bu kuram ders kitaplarına girmiştir.
Bunca yıl termik santrallerde inanılmaz boyutlarda yük, ağırlık, hacim gördüm, askıya alınmış, çok geniş açıklıklar ve büyük taşıyıcı ayaklar profiller gördüm. Aklıma hep 1973'te Mehmet Ustamın bana söyledikleri geliyor.
Uzakdoğu’dan gelen/alınan termik santrallerin çelik konstrüksiyonlarına bakıyorum, bu yükü soğuk iken bu çelik belki taşır, ama içinde kömür varken, ve o kömür yanarken, bizim tabirle sıcak yük altında yanma yapılırken, bu çelik konstrüksiyon nasıl taşır? Taşır mı? Ne kadar taşır?
Şantiyenin proje kontrol mühendisine soruyorsun, "Bu yapı/çelik zayıf görünüyor, güven vermiyor, kontrol ettiniz mi, kendiniz hesap yaptınız mı?"
Cevap veriyor "Ana müteahhit garanti verdi, benim kontrol etmeme gerek yok".
Neye neden güveniyorsun? Bu kadar bağımlılık dünyanın neresinde görülmüş? Bu kadar teslimiyet doğru değil, hepimiz aynı mukavemet dersi okuyoruz.
Bu yeni çelik konstrüksiyonlar bana hiç güvenilir gelmiyor. Elimde veri/ bilgi yok, detaylı bilgi şantiye kontrol mühendisinde var mı? Hesap yaptılar mı? Kontrol ettiler mi?
Gördüklerim bana güven vermiyor, Uzakdoğu firmasının tek amacı var. Ucuz olmak, kimsenin veremeyeceği en ucuz fiyatı vermek. İşletmenin ömrü önemli değil, yedekler (redundancy) önemli değil, sadece ucuzluk önemli, yatırımcı en ucuz malı istiyor.
Konuyu bilmeyen finansmancı da bu yatırıma finans veriyor, nasıl veriyor? Nasıl hesapladılar? Bilemiyorum.
https://www.enerjigunlugu.net/alpullu-seker-fabrikasindan-bir-ani-haluk-direskeneli-26366yy.htm
.
Mühendisler