Alpullu şeker fabrikasında iki kez yangın çıktığını görüyoruz. 1928 ve 1930 yılında...
Bunun üzerine 1933 yılında itfaiye teşkilatı kurulmasına karar veriliyor. Teşkilatın gücü 1934 yılında daha da güçlendiriliyor.
--
İlk yangın 1928 yılında tren lokomotifinden çıkan bir kıvılcım neden oluyor.
---
1930 yılında Kazan Dairesinde bir yangın patlak veriyor. Alınan tedbirlerle kısa zamanda söndürülüyor ve az bir zararla kurtulunuyor. İtfaiye teşkilatının kurulması belki bu yangından sonra, bilmiyoruz. 1934 tarihli Milliyet gazetesinde teşkilatın araç kapasitesini geliştirmeye başladığı anlaşılıyor.
28.7.1934 - Milliyet
AlPULLU, (Milliyet) - Muhtemel yangın hadiselerine karşı koymak için teşkil ve tesis edilmiş olan itfaiye takımı bugüne kadar sulama motörpompları ile iş görmekte bulunuyordu. Günden güne büyümekte ve genişlemekte olan fabrika idaresi bu vaziyeti biraz daha tekemmüle isal etmiş olmak için geçen hafta içinde bir arozoz otomobil ile iki tekerlekli bir motörpomp almıştır. Arozöz otomobili dakikada ı2oo litre su vermekte, motöpomp ta da dakikada 500 litre su sarfetmektedir. Otomobilin 65 beygir kuvvetinde bir motörü vardır ve saatte 55 kilometre sürate maliktir. Motöpomp ta 15 beygir kuvetindedir. Hazinesinde 1700 litre su bulunduran otomobil gece gündüz faaliyet vaziyetinde hazır bulunmaktadır. Lutfi Beyin idaresi altında talim ve terbiye gören itfaiye takımının bir tecrübe esnasında alınmış olan fotoğrafını gönderiyorum.
Trakya’nın, coğrafi bütün bir şeraitsizliğine rağmen, iktisadi vaziyet karşısında refah ve ümrana mazhariyetini teminde amil olan Alpullu, şeker ve ispirto fabrikasında günden güne inkişafa ve tekemnıüle doğru yürüyen müsbet ve meşkur hareketler herkesi sevindirmekte Alpullu, Palas otelinin bir çok odaları Trakya’nın merkezinde işliyen bu muazzam eserin her gün değişen ve güzelleşen manzaralarını sureti mahsusada görmeğe gelen yolcularla dolup boşalmaktadır. Mehmet Behçet
---
İtfaiyeciler: Zülfikar Kıpçak (Çiftlik mahallesinde oturuyordu), Üsmen Kavakoğlu (Dündar bey veya Hürriyet mahallesinde oturuyordu).
---
Fabrika bir dönem itfaiye araçlarından birini aynı zamanda arazöz olarak kullanıyor.. Fabrika ustalarından birine itfaiye aracının ön tarafına su fışkırtacak bir tertibat yaptırılıyor. Yaz akşamları, bayramlarda yollar bu arazözle sulanıyor. 1960'lı yıllarda yollar asfalt değil, hatta parke taşı bile yoktu. Mıcır taş kullanılarak yapılmış şose yolu niteliğinde idi. Toz ve toprak... Arazöz sulaması toprağı bastırıyor tozların uçuşmasını engelliyordu. Günümüzde dahi arazöz benzeri bir depoyla belediye asfaltı yıkamakta, ortalığa bir serinlik gelmesini sağamaya çalışmaktadır. Günümüzde belediyenin kullandığı su deposu bir zamanlar çiftliğinmiş, sonra Belediyeye geçmiş. Bu su deposu çeşitli amaçlar için kullanılıyor: Ağaçları sulamak, pazar yerini ve yolları yıkamak, inşaatlara su taşımak ve benzeri...
---
1964 yılında Alpullu belediyelik oluyor ama belediyenin itfaiyesi yok. Fabrikanın itfaiyesi herkese yetiyor. Fabrika satılıncaya kadar üç itfaiye aracı var. Fabrika satıldıktan sonra eski itfaiye aracı belediyeye veriliyor, yeni itfaiye aracını satın alan firma kendisine saklıyor.
----
Vehbi Ertuğrul 1950-1966 yılları arasında itfaiye çavuşluğu yapmış. O vakitler Vehbi Efendi diye anılıyor. Yerine Osman Yavuz İtfaiye çavuşu oluyor. Ve daha sonra Lütfi Gülşen...
---
O yıllarda itfaiyeciler ilginç bir başlık giyiyorlar. Bunlara "tas" adı veriliyor. İtfaiye erleri ile yöneticilerin tasları farklı. Yöneticilerin tasları daha süslü. Müdür tası var. Grup amiri tası... Birinci ve ikinci amir muavinin tası... Ustabaşı birinci kaptan ve baş makinist tası... Şoför ve küçük zabit tası... Efratın (erlerin) tası... Bu taslardan biri Alpullu'da korunmuş durumdaydı. Fabrika satıldıktan sonra ne oldu bilmiyorum.
----
---
İtfaiye