Maacırlar Macarlar Macron Teichos Malkara Malzeme Ambarı Mandıra Meyvelikler Muhtarlıklar Mehmet Şencan Mehter Takımı Melas Memur Evleri Mensubin Kooperatifi Mezarlıklar Mezbahane Minibüsler Mini Golf Moderen Mondros-Mudanya Moşe Dayan Mototren Musiki Muhasebe Müdürleri Müdüriyet Binası Müze
Mini golf sahası standart olarak kaç parkurludur? Bilen varsa beri gelsin. İnterneti araştırdım. On sekiz, dokuz, altı, çocuklar için üç parkurlu sistemlerden söz ediliyor. Uzmanlar Mini'si için  10m x 20m'lik bir alan öneriyorlar. Galiba Alpullu'daki golf sahası da o kadar... Çimde oynananları, taşınabilir olanları, beton aksesuarlı olanları varmış. Çok da standart değil. Siz nasıl istiyorsanız öyle... Onlarca parkur seçeneği var.  Bir spor değil, aynı zamanda düşünce oyunu olarak da değerlendiriliyor.

Normal olarak 18 delikli imiş, fakat yeriniz küçükse 9 delikli de yapabilirmişsiniz. Eski belediye başkanı Erdoğan ağabey Teliçi'ne adam yollatıp saydırdı. Bizimkisi 10 parkur, 10 delikli imiş. Olur mu, olur... Seçenek konusunda bir kısıtlama olmadığına göre...

Portatif parkurların uzunluk ve genişlikleri farklı. Üç buçuk metreden başlayıp dört buçuk metreye kadar değişebiliyor. Genişlikleri de 70 cm'den başlayıp 1,5 metreye kadar... Ölçüleri kartotekse kopyaladım. Oradan inceleyebilirsiniz. Beton parkurlarda durum biraz daha farklı. Örneğin şu bilgilere bakınız:
Yüzeyleri elastik poliüretan kaplı, şaplı düz bir zemin olup, eğimler kendiliğinden ve ustaca hazırlanmış sahalardır. Green kısımları genellikle yuvarlaktır. 12 metreye kadar boyları olup enleri 125 cm, Green çapı: 250 cm.dir. Mini golf sahasının ebatlarını tanımlamak zor.

Parkurlara farklı adlar verilirmiş. Alpullu'daki parkurların ayrı adları var mıydı bilmiyoruz. Sanırım yoktu. Çünkü, profesyonel bir şekilde inşa edilmemiş. Tanju Tugal Bey'in Almanya'dan getirdiği fotoğraflara bakılarak inşa edilmiş.  Veya bir el kitapçığı da getirmiş olabilir.

-- Türkiye'nin ilk küçük golf sahası...
-- Türkiye'nin ilk golf sahası...
-- Türkiye'nin ilk uluslararası mini golf sahası...

Bunlar ayrı kavramlar. Biz ilk mini golf sahasının Alpullu'da açıldığını zannediyoruz. 1961 yılında... Erdoğan Duygan ile konuşuncaya kadar 1926'dan, yani fabrikanın ilk açıldığı dönemden kaldığını düşünüyordum, meğer öyle değilmiş. Mini Golf Sahasının fikir babası ve ortaya çıkmasını sağlayan kişi Tanju Tugal bey...

Uluslararası Mini Golf Spor Sahası Nilüfer Belediyesi tarafından 2009 yılında Golf Haus adıyla Ataevler'de hizmete açılmış... Ataevler'deki saha 18 delikli imiş...  Bu saha şampiyonalara, turnuvalara katılabilecek kapasitede bir tesis olarak inşa edilmiş. Ve ayrıca Dünya Mini golf Federasyonu tarafından da tescil edilmiş.

"1927-1930 yıllarında Tom Thumb sahaları  çok ün kazandı. Örneğin; New York’taki bayii tarafından 60 gün içinde tam 150 “Tom Thumb” adlı minigolf sahası satıldı. Mini Golf çılgınlığı sonucu Amerika’da hemen her parkta, her köşe başında olduğu gibi alışveriş merkezlerinin önlerinde, binaların çatılarında mini golf sahaları kurulmuştur. Ama bu sahalar standart olma özelliği taşımadı." Özkan Türkan, "Mini Golf Sahalarında Sınıflandırma" http://www.turkiyedevedunyadagolf.com.tr

1951 yılında İsviçreli mimar Paul Bongni betondan 18 delikli bir saha dizayn etmiş. 1960'lı yıllara gelinceye kadar standartların belirgin olmadığı anlaşılıyor. İşte o ortamda Alpullu'daki golf sahası yapılıyor.

İlk mini golf sahası Alpullu'da mı yapıldı? Olay "mini" kelimesiyle alakalı ise evet... Yok, "küçük saha düzenlemesi" ile ilgiliyse hayır...

Şu bilgilere bakalım:

"Anadolu’daki ilk golf sahası 1905 yılında Bornova’da yapıldı. Noel dönemi geldiğinde farklı bir havaya bürünürdü Golf Kulübü. Şimdi Ege Üniversitesi Rektörlüğü olan Whitall Köşkü’nün hemen yanındaki İngiliz Kulübü’nün önünden Noel Baba ile birlikte oyuncak yüklü olarak yola çıkan bir deve, İngiliz Çeşmesi’nin önünden geçer ve Bournabat Golf Kulübü binasına ulaştığında şenlik içinde orada bekleyen çocuklara oyuncaklar dağıtılırdı. Bornovalılar için de özel bir yerdi Bournabat Golf Kulübü… Farklı bir hava katmıştı Bornova’ya… Sadece hava katmamıştı. Bazılarının da ekmek teknesi olmuştu… Bekçiler, bahçıvanlar, malzemeciler pek çok Bornovalı oradan ekmek yedi… Levantenler golf oynarken Bornova’nın gençleri de golf çantalarını taşır, harçlıktan öte, hatırı sayılır paralar kazanırlardı… Oyun esnasında kaybolan golf toplarını sonradan bulan çocuklar o topları golf kulübüne satar, buldukları top başına 25 kuruş alırlardı… Levantenlerin yavaş yavaş gitmesi ile Golf Kulübü ıssızlaştı ve Bournabat Golf Kulübü 1970 yılında kapandı”.  Kaynak: Özkan Türkan, Bournabat (Bornova) Golf Kulübü (1905-1970),  http://www.sciweavers.org

Neol Baba, mini golf, çocuklara oyuncak dağıtmalar, Levantenler... Olayın bu tarafında doktrin dayatması, doktrin propagandası var. Bana göre sporun kendisi gayet güzel ve masum. Doktriner aksesuarına bulaşmamak veya kültürel ilineklerini dikkate almamak şartıyla.

"Kim Milyoner Olmak İster" isimli televizyon yarışma programında "Türkiye'nin ilk mini golf sahası nerededir" diye bir soru sorulmuş ve cevap olarak da Alpullu gösterilmiş. Yarışmacı bilememiş... Fakat galiba, soruyu soran da doğru cevabın farkında değil... Kendi kendimize "gaz verip" efsunlanmak yerine "salt gerçeği" öğrenmek suretiyle ayakları yere sağlam basan kişiler olmamız daha doğru...
Şu bilgilere bakalım:
Mini Golf: Öncelikle: Ayrı yazılır, birleşik değil. Sonra ilkin: Türkiye’nin ilk mini golf alanı, 2009’da Bursa Nilüfer’de açılmış filan değildir.  Konuyla ilgili Türkçe kitap, "1954 diyor".  Mini golf 20. Yüzyıl’da başlamış. İlk kayıtlı alan bilgisi, 1912 tarihli bir dergide yer almış. Benim doğrudan gördüklerimin 2’si ahşap tabanlı, 1’i beton tabanlı idi. İnternette baktım: Alanlar, değil 5, 55 benzemez durumda. Kural yok yani. Adam bulduğu alana, kafasına göre şekil yapmış. ...mini golfu çok severim, çünkü küçüktür. Tüm etkenler senin denetiminde. İyi bir konsantrasyonla, ilk atışta deliği tutturursun ki benim oynadığım 6 haklı ve puanlı bir sistemdi ama sopalar gerçek sopaydı, paslanmaz çeliktendi. ...  Toplar da öyle: Ağır, sert, girintili.
Kaynak: http://gelecekbilim.blogspot.com
-----

Golfta amaç, bir vuruşta topu deliğe sokmakmış. Sokamadın, sıra rakibine geçiyor. Soktun, 1 puan kazanıyorsun. Aynen masa tenisi gibi... İstersen puanları sayıyorsun, istemezsen... İşte öylesine oynuyorsun... Amaç golf sopasını sallamak, bu arada top deliğe girerse "yupiii"... Sen sekizinci parkura geldiğinde rakibin hala üçüncü parkur deliğiyle meşgul olabilir. Kim, kimi geçerse...
----
Bir zamanlar golf sahasının yanında "Büfe" varmış. Oyun oynayabilmek için büfeyi işletene kişiye para veriyormuşsun. Oyun başına 25 kuruş... Sinema giriş bileti fiyatı. İster sinemaya git, istersen golf oyna... Fakat Çiftlik Mahallesindeki, Samafor Mahallesindeki kişiler golften ne anlasınlar. Daha çok Teliçililer oynuyorlar. Onların içinde de belli bir kesim. Avrupa görmüş, Avrupa'dan gelmiş veya Avrupa görmese bile bu oyunun tadını almış kişiler... Golf oynayınca, muhtemelen kendilerini bir başka hissetmişlerdir. Golf sahasının yanındaki büfede eski "dört köşe masalar" ve tahta "iskemleler" varmış. İnsanlar bir taraftan çay içerler ve diğer taraftan golf oynayan kişileri izlerlermiş. Top deliğe girmeyince gülüşürlermiş. Oyuncuya "Kızma yook" diye seslenirlermiş. Büfeyi fabrikanın eski garsonlarından Hüseyin Kenar işletiyormuş. Sekiz saat boyunca orada durur, gelenlere spor ve çay hizmeti sunarmış.
---
Erdoğan Duygan ve Tanju Tugal Karaköy İskelesindeki bir kafede buluşarak "mini golf" hikayesini konuştuk.

Fabrikanın elektrik mühendisi Tanju Tugal anlatıyor:
Münih Teknik Üniversitesine  1952 Kasım ayında gittim, 1957 yılında bitirdim. Fabrikanın burslu talebesiydim. Bir yıl sonra Türkiye'ye döndüm. Prof. Prints diye bir hocamız vardı, Elektrik Sistemleri dersini verirdi. Gezi tertip etti. Dört ülke gezdik. Dağın içindeki elektrik santrallerini gezmeyi amaçlamıştık. Münih'ten başladık. Yirmi, yirmibeş talebe vardı. Avusturya'ya, İsviçre'ye, İtalya'ya gittik yeraltı santrallerini gezdik. Bu ülkelerde yeraltına kurulmuş santraller var... Oradan Cenevre'ye gittik, Fransız bölgesine geçtik.  Dönüş yolu... İsviçre'de otobüsle giderken Prof. Prints  "yukarıda manzara çok güzel" dedi. Mini golfü ilk defa orada gördüm. 1956 veya 1957 yılı idi... Orada arkadaşlarla beraber mini golf oynadık. Çok hoşuma gitti. Bu olay kafamın bir köşesine yerleşti. Resimlerini de çektiğimi tahmin ediyorum. Kaybettiğim albümde olabilir.

Daha sonra yerimiz belli oldu. 1959'da Alpullu'ya geldim. O yıl 600 bin ton pancar işlemiştik. Fabrikanın çatısına 600.000 Ton diye ışıklı bir pano yerleştirdik.

Elektrik mühendisi idim. "Kuvvetli Akım Mühendisi" olarak gelmiştim. Fabrikanın müdürü İbrahim Özbaşaran idi. Şakir Alp muhasebe müdürüydü. Rasim Meri İşletme Müdürü, Tevfik Kömürcüoğğlu ziraat müdürüydü. Eski bir futbolcuydum, Uşak-Spor'da oynadım.

Bir gün Cenevre'de yaşadığım mini golf olayını hatırladım ve konuyu muhasebe müdürü Şakir Alp'e açtım. "Ne dersin", dedim. Kampanyayı yaptım. Bu olay bir sene sonra oldu.

Bana köşkte kalırsın demişlerdi, Büyük Köşkte... (Hızla not alırken arada atladığım bazı cümleler var. Anlatımdaki kesiklik ve kopukluklar bu yüzden...).

Tahmin ediyorum ki Şakir Alp benim bu teklifimi fabrika müdürüne söylemiştir. Çok olumlu karşıladı. O zaman orada sadece tenis kortu ve havuz vardı. Ondan önce tenis oynuyorduk.

Mini golf sahası 1960-1961 yıllarında yapıldı. 1961'de işletmeye girdi. Projesini ben hazırladım. Resimhanede Almanya'daki resimlere bakarak... Kendime göre fantezik şeyler yaptım. Fotoğraflarda gördüğüm şekillerde bazı değişiklikler yaptım.

Enternasyoneli 18 delikli... Yıllar sonra Alpullu'ya gittiğimde resimlerini çektim. Bakımsız kalmıştı.

Mini golfün bir tesisi vardır. Aynı anda beş kişi de oynayabilir. Golfta blok sayısı önemlidir. Örneğin 20 blok varsa, blokları ilk bitiren oyunu kazanır. Kuralların çok da farkında değildik, kuralları biz koyuyorduk.

Golf sahasını kendi başımıza kurduk. Müfettiş yolladılar, "bunun parası nereden çıktı" diye... Çok az bir masraf yapılmıştı. "Takdir edilmesi lazım" dendi... Araştırma yapıldı o kadar, bir şey çıkmadı.

Fabrika dağıldığı zaman insanlar oraya geliyorlardı. Havuzda yüzme müsabakaları yapılıyordu. Kendi aramızda oynuyorduk. Dışa dönük değildi. Çalışanların sportif aktivitelerini sağlamaya yönelikti. 1963'te askere gittim. 1965'te Genel Müdürlüğe tayinim çıktı. 1975'te Ankara'dan geldiğimde faal durumda idi. Yanında arabalı dondurma kulübesi vardı. 1978-1979 yılları arasında kapatılmış.
---
Sorularım üzerine  Erdoğan Duygan araya giriyor:
Emin Tanrıverdi ziraat mühendisiydi... Müdür değil...
Tenis ve Havuz'u Bülent Kocaaydın kapattı... Çocuklarına disko yapmış, tenis sahasını da basketbola çevirmişti... Kendisiyle konuştum "kimse oynamıyordu, çocuklar basket istiyorlar", dedi. Bir hafta sonra Kayseri'ye tayini çıktı. Durdurmaya çalıştı, başarılı olamadı. Şeker kampında iken çocuğunu garsonlar besliyordu... Ayıp ediyordu. Havuz ve tenisle ilgili söyledikleri bahane idi. İki oğlunun isteğini yerine getirmişti. Kuru havuzun üzerine papur saz yerleştirmişler, arkadaşlarıyla birlikte müzik çalıp eğleniyorlardı.
---
Tanju Tugal devam ediyor:
1965'te Alpullu'dan ayrıldım.
Yıllar sonra Alpullu'ya geldiğimde golf sahasının bakımsız  kaldığını gördüm. Fabrika müdürü bana "temizletmek için belediyeden adam göndermişsin. Gerek yok, ben temizletirim dedi, ama temizletmedi." Fabrika müdürleri, memurlar, aileleri, çocuklar herkes orada golf oynuyordu. Top gelip dönüyor ve çıkıyordu. İnsanlar saatlerce uğraşıyorlardı. On vuruştan bir tanesi ancak içeri giriyordu. Çünkü bakım yapılmamıştı.

Golften para alınmıyordu, sosyal bir hizmet olarak görülüyordu. Duydum, sonradan para almaya başlamışlar. Golf, normal kıyafetle oynanıyordu. Ayrı bir kıyafet giymeye gerek yoktu.
---
Erdoğan Duygan söz alıyor:
En çok hafta sonları faal olurdu. İnsanlar fabrika mesaisi saat beşte bitince oraya gelirlerdi. Genç kızların defile yeri gibiydi. Kızlar, hanımlar en güzel elbiselerini giyerler, süslü şapkalarını takarlar golf sahasının yanına gelerek oyunu seyrederlerdi. Avrupa'daki İngiliz filmlerinde gördüğümüz manzara vardı. Toplumun içine hiç karışmamış kişiler geliyorlardı. Öyle bir insan yoktur: Bilardo, müzik var, fakat içinde hiç bir şey yok... Pahalı olmayan özel, çiçekli basmalardan dikilmiş bol etekli kadınlar... Teliçi hanımları kendi aralarında "gün" yapıyorlardı... On tane hanım aynı kumaştan elbise diktiriyorlardı... Çiçekli basmalardan... Kollarına kırmızı, lacivert ipekten kurdeleler takarlardı. Elbiselerinin etekleri kabarık dururdu... Boyunlarına fiyonk yaparlardı.

Tanju bey benim velinimetimdir. Beni Almanya'ya o gönderdi.

Şevket Süreyya Aydemir'in oğlu Muhittin Barbaros Alpullu'da çalıştı. Barbaros'un torunlarındandır.  Prof. Dr. Demir Uğur Alpullu'ya operatör doktor olarak geldi. Kızı Ankara Üniversitesinde öğretim üyesi oldu.
----
Tanju Tugal'ın Özgeçmişi:
1934 Eskişehir doğumlu. Şeker fabrikasının montajı esnasında babası elektrik ustasıydı. Babasının Turhal'a tayini çıkmıştı. Turhal'dan Uşak Şeker Fabrikasına Baş-elektrikçi oldu. İlkokulu Turhal'da, liseyi Uşak'ta, Manisa'da, üniversiteyi Münih Teknik Üniversitesi'nde bitirdi. 1953-1958 yılları arasında Almanya'da eğitim gördü. Almanya'dan döndükten sonra Alpullu Şeker Fabrikasında Elektrik Mühendisi olarak çalışmaya başladı. İki oğlu var. Mehmet Tugal ve Tansel Tugal. Mehmet Tugal Akbank Genel Müdür Yardımcılığı yapıyor ve Tansel Tugal ise çevre mühendisi olarak projeler üretiyor.
----


















Mini Golf

 
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
alpullu mini golf sahası
Tanju Tugal
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z