Aslı, Büyük Mandıra... İnsanımıza zor gelir, kısaltır, Mandıra deriz...
----
Büyükmandıra Beldesi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Bulgaristan'dan göçmen gelen Pomak halkı tarafından kurulmuş...
----
Belediyenin web sitesinden:
Kavasoğlu İbrahim’in bacanağı Şamdancıbaşı İbrahim Pehlivan da sarayın ünlü bir pehlivanı olup, sarayın baş şamdancısıdır. Bu nedenle Bulgaristan’dan göç eden soydaşlarımıza öncelikle İstanbul Alemdağ semti ikamet etmeleri için önerilmiş ancak kabul görmemiştir. Çünkü; insanlarımız çiftçi ve hayvancıdır. Kendilerine uygun bir yer aramaktadırlar. Bu durumda Kavasoğlu İbrahim ve Şamdancıbaşı İbrahim, Sultan Abdülaziz’in huzuruna çıkar ve durumu anlatırlar. Bunun üzerine Padişah, Kavasoğlu İbrahim Pehlivan’a ”Trakya’yı dolaş beğendiğin bir arazi bul ve orayla iskan olun der. Bugün Büyükmandıra Beldesi’nin üzerinde bulunduğu topraklar, o zamanlar saray atlarının otlakiyesi, aynı zamanda sarayın et, süt ve peynir ihtiyacını karşıladığı için çiftlik olarak kullanılmaktadır.
----
Mandıra pehlivanlar köyü... Her yıl Mayıs ayının son haftasında 1925 yılından beri Geleneksel Yağlı Pehlivan Güreşleri yapılmakta imiş. Tarih Kırkpınar’dan sonra en çok pehlivanın güreş tuttuğu Er Meydanı Büyükmandıra olarak tanımlanıyor.
---
Sultan Abdülaziz'in Kırkpınar Başpehlivanı Kavasoğlu İbrahim'in mezarı Mandıra'da merkez caminin avlusunda... 1867 Abdülaziz ile birlikte Avrupa seyahatine çıkmış. Hayatının son günlerini Büyükmandıra’da geçirmiş. 140 kiloluk dev cüssesine rağmen çok nazik olması ve protokolü çok iyi bilmesi babasının Bulgaristan’da bir şehrin valisinin kavası olduğundan ileri gelmekte imiş. Kasabada her yıl geleneksel olarak her iki pehlivan adına düzenlenen güreşler 1925 yılından bu yana devam etmekte imiş.
---
Kavasoğlu İbrahim Plevne ilinin Lofça kasabasının Letniça köyünde doğmuş. 1870 den önce Kırkpınar'da başpehlivan olmuş. Şöhretini duyan Sultan Abdülaziz Onu saraya almış. Arnavutoğlu Ali Osman'dan sonra saray baş pehlivanı olmuş.
---
Mandıra adası... Eskiler öyle derlermiş... Kavasoğlu İbrahim atıyla gelip Mandıra adasını gezmiş... Rivayete göre Sultan Abdülaziz ona "atının ayaklarının değdiği yer Mandıra'nın hudutları olsun" demiş...
Benim tahminim "ada" sözcüğü "sularla çevrili" manasında değil... "Çevresi nehir ve yollarla belirlenmiş olan arsa" anlamından kinaye... Halkın dilinde "Mandıra adası" ifadesi yaygın kullanıma sahip olunca Mandıra halkı kurdukları spor kulübüne Ada-Spor adını vermişler. Fakat tarihteki Mandıra adası ile günümüzdeki mandıra adasının sınırları aynı olmayabilir. Günümüzdeki sınırlar Hayrabolu'na doğru uzanıyor. Ada, parsel bileşimlerinden oluşan daha büyük toprak parçalarına verilen ad...
---
Erdoğan ağabey anlatıyor:
Mandırayla maç yaparız. Tesadüfen bir gol atarlar. Kıyamet kopar. Ortalık gürültüden geçilmez. Ardından beş tane yerler, hiç sesleri çıkmaz.
Hülya hanım 1984'te belediye başkanı idi... Köklü ailelerden birinin kızı... Bana gelip şikayet ettiler. "Belediye, kurumun tarihi bahçe duvarlarını kaldırdı" dediler. "Ligüstrüm'den çit bitkileri ekerek duvar yaptı" diye yakınıyorlardı. Ben de onlara "Ne iyi ya, mezarlık duvarlarını kaldırmış" diye cevap verdim. Siyasette her zaman muhalefet olur.
----
.
Mandıra veya Büyükmandıra