Mahalle arasında kutlardık. Sabah saat beşte kalkar hazırlık yapardık. Çalı çırpı toplar onları mahallenin belli bir yerinde yakar üstünden atlardık. Öyle bir inanış vardı. Ateşin üzerinden atlarsan o yıl evinde haşere olmaz denirdi.
Ateşi yakmanın belli bir zamanı yoktu. Kimisi sabah kahvaltısından sonra yakardı, kimisi öğle vakti... Fakat en heyecanlı olanları akşamüzeri yakılan ateşti. Akşam yakılan ateş hem daha romantik, hem daha büyük, hem de daha kalabalık olurdu.
Sabırsız gençler ateş yakmak konusunda acele ederlerdi ama fazla müşteri bulamazlardı. En kalabalık olanı Akşam Ezanına yakın zamanda yakılandı ve hava iyice kararıncaya kadar bu ateş yanardı.
Bazı ateşler çok büyük olurdu, öyle ki üç metreye kadar yükselirdi. Acemi olanlardan ateşe düşenler olur, hemen koşup yardım edilirdi. Fakat öyle ciddi bir yaralanma olmazdı. Kimi kadınlar şalvarlarının paçaları tutuşmasın diye paçalarını sıvayıp ateşin üzerinden atlarlar, büyük bağrışmalar, gülüşmeler ve laf atmalar olurdu.
Bir daha, bir daha diye insanlar teşvik edilirlerdi. Ateşten atlamanın bir usulü vardı. Öyle söylenirdi: “önce bir niyet tutacaksın sonra ateşin üzerinden atlayacaksın” denirdi.
İnsanlar “Haşere olmasın, bit-pire olmasın” diye seslenerek atlarlardı. Kimileri ise, “Yâğ hoppa... Yayık başına bir okka...”, “Hoppa... Yılan-çıyan görmeyem...” diye bağrışırlardı.
Üzerinden atlanılacak ateş genelde bel boyunda olurdu. Eğer çok büyükse atlamazlar ateşin biraz sönmesini beklerlerdi.
Çömlekten mani çeker onları okurduk. O gün tarlaya gitmezdik. Ağaçlara “salıncak” kurar sallanırdık. Hıdırellez’de kimi aileler renkli yumurta pişirirler ve bunları çocuklarına verip tokuşturmasını sağlarlardı. Aslında bu uygulama bizim kültürümüze ait değildi. Muhtemelen bölgede yaşayan Rumlar ve Yahudilerden kalmıştı ama, bilinçsizce ve anlamsızca kimi kişiler bu uygulamayı sürdürürlerdi. Yumurtayı kaynatırken içine soğan kabuğu atarlar yumurtanın sarı bir renge bürünmesini sağlarlardı. Sonra bu yumurtaları çocuklara vererek onları tokuşturturlardı. Kimin yumurta ucu önce kırılırsa o kişi yumurtasını diğerine vermek zorunda kalırdı. Dini bütün aileler bu uygulamayı hoş görmezler, kınarlardı. Sonra giderek bütünüyle uygulamadan kalktı.
Bir diğer Hıdırellez etkinliği dört yapraklı yonca arayışı idi. Sabah erkenden kalkıp yanımızdaki Sayıt Aga’nın tarlasında gezinir otların arasında dört yapraklı yonca arardık. Yonca yapraklarını tek tek kontrol eder üçlü mü, yoksa dörtlü mü olduğunu anlamaya çalışırdık. Eğer dört yapraklı yonca bulup onu cüzdanına yerleştirirsen zengin olursun diye inanırdık. Şimdi aklıma geliyor da gayrı ihtiyari tebessüm ediyorum. Ne çok dört yapraklı yonca aramışımdır. Hiçbir zaman böyle bir yonca yaprağı bulamadım. Arkadaşlarım, halam, halamın kızları bulduklarını iddia ederlerdi. Ya gerçekten vardı da bana rastlamıyordu veya onların bulduk dedikleri benim gözümde dört yapraklı değildi.
Bazı aileler Hıdırellez sabahı ezan vaktinde kalkar bahçeden yeşillikler koparırlardı. Salkım söğüt dalı, başka ağaçlardan yeşil dal parçaları, papatya çiçekleri veya yeşil yabani ot demetleri... Artık hangisi varsa, hangisini uygun görmüşse veya bu olayı ne kadar ciddiye almışsa... Bu otları veya ağaç dallarından küçük demetler yapar ve samimi olunan yakın komşularının kapılarına asarlardı. Sonraki yıllarda bu yeşillik demetlerinin arabaların kapısına bağlandığını, arabanın sileceklerine takıldığını gördük. İnsanlar sabahleyin kalktıklarında evlerinin kapısında veya arabalarında bu yeşilliklerle karşılaşırlardı. Bu uygulamayı birkaç defa babamda yapmıştı. Söğüt dalları, bardacık çiçekleri, ıştır, horoz ibiği ve mor çiçeklerden küçük bir demet yapmış dış kapının hemen yanındaki pencerenin denizliğine onları bırakmıştı. O çiçekleri görür heyecanlanırdık. Evvela anlamaz, anneme sorardık. Bunlar nedir diye.... Sonra annem bize izah erdi bu gün Hıdırellez derdi... Bir başka heyecan, bahar sevinci, yenilenme ve tazelenme olurdu. Bu uygulama büyük ölçüde söndü ama hala şurada burada uygulayanlar var. Özellikle bizim yaşımızdaki kişiler bu tür adetler, törenler sönmesin istiyor.
----
Hdırellez