Alpullu kurulduğundan itibaren havuz kültürünün yaşandığı ve yaşatıldığı bir yer... Pek farkında değiliz ama havuz ve fıskiyelerin serinliği ruhumuza işlemiştir.
Teliçi Havuzları
İlk havuz Teliçi'nde yapılıyor, yüzme amaçlı olarak... Havuzun yapılması 1930-35 yılları arasında olmalı. Fabrika memurlarının kullandığı özel bir yer... Bir süre kullanılıyor, kapatılıyor. 1955 yılında olabilir. Havuzdan evlerin temellerine su kaçtığı iddia ediliyor. Teliçinde oturan ailelerden birisinin çocuğu boğulma tehlikesi geçirince iptal ediliyor ve bir daha da açılmıyor.
Büyük Köşk'ün üst tarafında pancar biçimli, Aşk Havuzu adını verdiğimiz bir havuzumuz daha var. Pancar veya kalp... Alpullu'da bütün pancarlar kalptir ve bütün kalp şekilleri de pancar...
Teliçi'nde küçük bir havuzumuz daha var. Adına Aşk Çeşmesi diyoruz ama önünde su biriken yer küçük bir havuz...
Sonra, Çiçek Serası'nın içindeki havuzu unutmamamız gerekiyor...
Ve Gazino'nun arka bahçesindeki havuzu... Günümüzde hiç biri faal değil. Bir dönem kullanılmış ve bütün yaşantılar tarihe mal olmuş...
26 Kasım Şeker Parkı Havuzları
İkinci havuz grubu şimdiki 26 Kasım Şeker Parkı'nın içine yapılıyor. Dikdörtgen şeklinde, derin ve oldukça büyük. Sonra kavisli bir desen verilerek küçültülüyor. Desenli küçük havuz yapılırken parkın fabrikaya bakan köşesine Yanan Havuz adını verdiğimiz, doğal taşlar kullanılarak bir başka havuz daha yapılıyor. Desenli havuzun da tehlike yarattığı fark ediliyor ve doldurulmasına karar veriliyor. Bu kez doldurulmuş havuzun üzerine küçük iki havuz yapılıyor ve bir su merdiveniyle ikisi birbirine bağlanıyor. Şeker Parkı'na dört kez havuz yapmışız. Günümüzde sadece bir tanesi kullanılabilecek durumda, fakat parkın eski işlevselliğini kaybetmesi nedeniyle onu da kullanmıyoruz. İhaleye verilmiş olsa dahi, parklardaki havuzların çalışma sistemini Belediye üstlenebilir. Üstlenmeli... İşleticilerin havuz diye bir dertleri olmaz, bu dert Belediyelerin... Bu dert halkın...
Havuzlu Bahçe Parkı Havuzları
Üçüncü havuz grubu, o zamanki Çiftlik tarlasının içinde bulunan mesire yerine Şükrü Simer tarafından yapılıyor. Oldukça büyük. Sonra o da kapatılıyor. Havuzun bulunduğu yere düğünler için oynama pisti yapılıyor. Havuz yerine geçmek üzere desenli su arkları ve bir köşeye de küçük bir havuz yapılıyor. Böylece "Havuzlu Bahçe" terimi bütünüyle öldürülmemiş oluyor. Günümüzde Havuzlu bahçenin içinde faal olmayan iki küçük havuz var.
Belediye Barış Parkı Havuzları
Dördüncü havuz veya havuzcuklar grubu Belediye Barış Parkı'nın içine yapılıyor. Bu bölümde dört havuz-havuzcuk var.
Birincisi Barış Parkı'nın Büfe-Kafeteryası önünde. Bunu havuz olarak isimlendirmek zor ama, öyle diyelim. Desenli su arkları niteliğinde... Çalışması nadir oluyor. İçinde su dolaştığını bir iki defa görmüştüm.
İkincisi Belediye Binasının hemen altında, yan tarafında... Küçük bir havuz ve etrafından iki bank var. Belediyeden veya yoldan geçen kişilerin beş dakika oturup nefeslenmeleri için yapılmış. Cansız bir su fıskiyesi var.
Üçüncüsü parkın kuzey-batı ucunda. Doğal taş bezemesiyle yapılmış. Gösterişli bir görünümü var. Fakat güneş altında kalıyor, insanların çevresine oturup havuz sefası yapacakları bir konuma sahip değil.
Dördüncüsü Barış Parkı'nın üst tarafında... Şeker Ambarına bakan yerde. Bu parkı Ahmet Durgun AB Projesi kapsamında yaptırmış. Epey bir süre çalışmadan dururken Belediye Başkanı Erhan bey onu yeniden çalışır hale getirdi. Alpullu'dan arabalarıyla gelip-geçen kişiler için bir nefeslik seyir mekanı... Yanındaki Dutluk altına oturan bir kaç kişi bu havuzun serinliğinden yararlanabilir. Kalabalıklara tenezzüh havası verecek türden değil. Ancak havuzun tasarımı farklı ve bu yönüyle ilginç.
Havuz Yapımında Geldiğimiz Nokta
Yıllar içinde "havuz" kavramında değişiklik yapıyoruz. Nedeni küçük çocukların havuza düşmeleri... Yaralanmaları veya boğulma tehlikesi geçirmeleri. Bundan böyle toprak kazarak, yüzey altına uzanan derin havuzlar yapamayız.
Türk insanının davranışı ortaya çıkıyor. Birinci davranışımız çocukları kendi haline bırakmamız ve onlara göz kulak olma konusunda yeterince dikkatli olmamamız. Çocuk havuza düşüyor , boğulma tehlikesi geçiriyor. Sanki parka çocuklarımızı eğlendirmek için değil, kendimizi eğlendirmek için gelmişiz gibi... Bu konuda hem anne ve babaların, hem park işleticilerinin sorumluluğu var. Ve aynı zamanda havuz tasarımını yapan kişilerin... Yaz sıcaklarında bunalan çocukların havuza girmek isteyebileceklerini düşünemiyoruz.
İkinci davranışımız havuzları seviyor oluşumuz. Heybetli, gösterişli, suyu bol havuzlar yapmak istiyoruz. Derin, gür, serin ve bizi "alan" havuzlar... Bunları yapıyoruz, fakat yönetemiyoruz. Bir olay olunca paniğe kapılıyoruz. Suyunu kesiyor havuzu kapatıyoruz. Veya doldurup küçültüyoruz. Bu saatten sonra kimse büyük ve derin havuzlar yapma işine girişmesin.
Üçüncü davranışımız havuzları çalıştıramıyor olmamız. Heves edip yapıyor, fakat çalıştıramıyoruz. İlk yapıldığı aylarda veya bir iki yıl süreyle çalışıyor, sonra ihmal ediliyor. Havuz kendi kaderine terk ediliyor. Şu an itibariyle Alpillu'da beş havuzun faal olduğunu söyleyemeyiz. Ya suyu yoktur, ya fıskiyesi çalışmıyordur, ya bakımı yapılmamıştır.
Dördüncü davranışımız havuz etrafında aile olarak hoşça vakit geçirme anlayışını kaybetmemiş olmamız... Evlere televizyon girmesiyle birlikte bu anlayış tarih oldu... Kitlesel tenezzüh yapılan havuzlara artık ihtiyaç yok. Artık küçük küçük gruplanmaların olduğu yerlere havuzlar yapılacak. Ve bu havuzların önemli bir bölümü kişisel mülkiyetli olacak.
Beşinci davranışımız "çiçeksiz" havuzlara yönelmiş olmamız. Bunu maliyetleri düşürmek için yapıyoruz. Çiçeksiz, gülsüz havuz olur mu? Çiçeksiz su şırıltısının ne anlamı var. Havuzlar, onun çevreleyen rengarenk çiçeklerle birlikte anlamlı... İnsanlar bir suya bir de çiçeklere bakacaklar, bakmalılar… Ve o çiçekler de öyle sıradan değil, özellikli, nadir, albenisi olan türden olmalı... Hayranlıkla seyredilmeli...
Alpullu için gündüz havuzları, gece havuzları, gösteriş havuzları, halk havuzları, kahve havuzları gibi terimlere ihtiyaç var. İnsanlar gündüzleri en çok kahve önünde oturuyorlar ve Cuma günü cami önündeki banklarda... Cumartesi günü Pazar yerinde... Buralarda su şırıltısı ve serinliği sağlayacak küçük havuzlar yapılması havayı değiştirecektir. Fakat havuzun yanında meşrubat servisi olması gerekiyor.
Havuzlar insanlarla birlikte anlamlı... Yakıcı güneşin altına havuz yapmak, onu kaderine terk etmek demek. Havuz, ağaç ve gölge hepsi bir arada olmalı... Ve sonra çevresinde oturma alanları.... Bu özelliğe en iyi sahip olan yer Eski Belediye Parkı, yani 26 Kasım Şeker Parkı... Bu park ortadaki beton kütle kaldırılarak yeniden düzenlenebilir. Derin olmayan kotu ve cazip fıskiye düzenlemeleriyle....
Parkın bahçesi değil, büfeler ve parkın temizliği ihaleye çıkarılmalı. Onun ağaçlarından, çiçeklerinden ve havuzunun işler tutulmasından belediye sorumlu olmalı. Amaç, parktan para kazanma olgusundan çıkarılarak halka hizmet ve esenlik sağlama olgusuna dönüştürülmeli. Ve rekabet...Rekabet olunca kalite kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Alpullu biraz gayret gösterir havuzlarını aktif hale getirebilirse, mahalle havuzlarını hayata geçirebilirse, havuzlarını çiçeklendirebilirse çok geçmez "havuzlu kent" olarak anılabilir. Bize maliyeti bir kaç bahçıvan, biraz elektrik olacaktır.
---
Havuzlar