Mahallenin konumlandığı arsa Edirneli Yaşar Bey adında bir kişinin imiş. Bir dönem Şeker Fabrikasında da çalışmış. Görevinin ve işinin ne olduğu konusunda bilgi bulamadım. Bu arsada ikiz tasarımlı bir ev bulunuyordu. 1955 yılında o evde doğmuşum. Hikayesini "Kara" isimli kitabıma aldığım "Doğduğum Ev" isimli yazımda uzunca anlattım. O evde daha sonraları Paytoncu Hilmi, Hasan Toraman ve İsmail Sallayıcı da oturmuşlar. Bu ev 1960'lı yıllarda yıkılmış. Benim doğduğum evin "tam yeri" Babaeski'ye giderken sağdan girilen ilk sokağın tam üzeri... Yukarıya doğru beş altı metre çıkın ve sokağın tam ortasında durun... İşte orası...

Her neyse, bu arsa bütünüyle Yaşar Bey adlı  o kişiye aitmiş. Üzerinde elma, armut iğde ağaçları vardı. Evin yan tarafındaki büyük bir asma ağacı eve gölgelik yapıyordu. Arsanın güney sınırında tikenli yabani keçiboynuzu ağaçları (gladiçe)  bulunurdu. Dağu tarafında üç ulu kara ağaç vardı ve biz Hıdırellezde o ağaca salıncaklar kurar sallanırdık. Arsanın kuzey ucu benzinliğin sınırı imiş. 

Kısacası, Benzinlik Mahallesi doğduğum evin genişçe bahçesi veya arsası oluyor. O vakitler biz doğduğum evi Çiftlik Mahallesi içinde değerlendiriyoruz. Şöyle söyleyebilirim: Eski tanımlamayla Çiftlik Mahallesinde, yeni tanımlamayla yeni oluşan Benzinlik Mahallesinde doğmuşum.

Yaşar Bey  bir zaman sonra arsayı Alpullu Pancar Kooperatifine satmış ve kooperatif de oraya şimdiki evleri yapmış. 34 ev var. Eskiden yakın komşularmız olan Sedafiye ve Kadriye ablalar da orada oturuyorlar. Bu akşam mahallede gezi yaparken kendilerini gördük ve ayak üstü sohbet etme fırsatı elde ettik.

Yakınındaki benzinlik nedeniyle sonradan buraya "Benzinlik Evleri" veya "Benzinlik Mahallesi" adı verildi. Aslında biz "Benzinlik" değil Gazaane (Gazhane) derdik oraya.

Benzinlik evlerinin bir hikayesi var. Osman Karabıçak Ağabey'in anlatımıyla şöyle...  Evlerin temelleri 1986 yılında atıldı. 1990'lı yıllardan itibaren insanlar evlere yerleşmeye başladılar. İnşaatlarin tamamlanması ve insanların yerleşmeleri uzun sürdü. Hâlâ bir kaç temel boş duruyor.
---
Benzinlik evleri güneyden ilk sokağın karşısında Pancarköylü Sayıt Aga'nın evi vardı. Bir süre orada oturmuştu. Mandası vardı. Bir süre düzenli olarak kendisinden süt almıştık. Aksi ve sert bir adamdı. Çocuk olduğumuzdan kendisinden çekinirdik. Bizim çiftlik mahallesinde en eski ev onunkisi olmalıydı. Tam bir köy evi... Alpullu'nun evleri yeni olduğundan biraz daha modern sayılabilirdi ama onun evi oldukça otantik görünürdü. Kapısının önünde asma çardağı vardı ve ev düzeni Trakya'nın klasik  köy evlerine benziyordu. Kerpiçten yapılmış, kara çamurla sıvanmış, döşemesi toprak... Doğduğum evin tam karşısında yer alıyordu... Benim için Sayıt Aga'nın evi anlamlıdır. Komşumuz olduğu için, bir süre süt aldığım için, köpeklerinden kurtulma mücadelesi verdiğim için, kuyusundan su çektiğim için... Hayat ne kadar enteresan. Şimdi oralarda hiç bir şey yok. Ne ev, ne kuyu, ne ağaçlar, ne yokuş, ne de arkadan dolanan yol... Sanki orada Sayıt Aga diye birisi yaşamadı... Elli yıl her şeyin üzerine sünger çekiyor, siliyor... Yüz yıl sonrasının Alpullu'su çok farklı olacak. Hepimiz unutulup gideceğiz.

Sayıt Aga Pancarköy'e geri döndükten sonra o eski evi kiraya vermişti. Orada en son Kooperatifte şoförlük yapan Ali Ece oturdu. Oğulları vardı, Şekür ve Alirıza...
---







.
Benzinlik Mahallesi
 
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z