Üç tane... Fabrika Benti, Çalı Benti, Sarı Bent…

Bent sözcüğü için sözlüğe bakma ihtiyacı duydum. İki anlamı var: Bağ (rabıt) ve su tutma yeri. Biz çoğunlukla "su tutma" anlamında kullanıyoruz ama öyle anlaşılıyor ki, köylüler "bağ" veya "rabıt" anlamına gelen manasını da kullanmışlar.

Fabrika Benti
Bizim yaşımızdaki insanların iyi bildikleri, Köprü'ye yakın olan su tutma yeri... Mezbahane arkasında... Nehir akıntısının iki yanına betondan uzun ayaklar yapılmış.  Arasına kalın kalas tahtalarından imal edilmiş, yukarı-aşağı hareket edebilen ağır bir "savak perde" konmuş. Savak Nisan-Mayıs aylarında aşağıya doğru indiriliyor ve böylece arkasında, barajlarda görüldüğü gibi külliyetli miktarda su toplanıyor. Fazla gelen su Savak'ın üzerinden taşarak aşağıya akıyor. Alpullu'nun Fabrika Bent'i bizim için, "pancar yıkama suyu temin amaçlı" olarak yapılmış özel türde bir baraj...

Bazılarımız "bent" yerine, "savak" sözcüğünü kullanıyorlar. Bent veya Savak... Biliyorum ki, herkes kendi diline yapışanı beğeniyor, onu kullanıyor.

Çocukluğumuzda, yaşlıların dile getirdiği  Sarı Bent ile Çalı Benti'ni bilmezdik. Bizim için Bent, Ergene Nehri'nin üzerinde Köprü'ye yakın olan savaktı. Bent'in üç dört metre kadar yukarısında yaprak tutucu kafası olan, bir su çekme borusu vardı. Süzgeçli olan kafasına klape derdik.

Mimar Sinan Köprüsü altından akan su, Üsküp Deresi çayı... Ergene Nehri değil... Yine de onu, öyle adlandırıyoruz. Nedeni tarihsel olarak altından geçen suyun Ergene olması... Gerçek Ergene Nehri 500 metre güneyde Ana Deresi ile birleştirilen kanalın içinde akıyor. Burnumuzu zorlayan kokular içinde,  zifiri katran renginde...

Ergene zannettiğimiz Üsküp Deresi'nin suyu nispeten berrak. Berrak değil de... Ergene Nehri'nin kirliliğini görünce ona "temiz" diyesim geliyor.

Sinanlılı Mehmet Ağabey'e soruyorum: "Fabrika Benti ne zaman yapıldı?". "1945-46 yılında" diye cevap veriyor. Rahat cevaplıyor, düşünmüyor. Anlıyorum ki kendisinden emin. Demek ki benim doğmamdan 10 sene önce yapılmış. 2005 yılında ise yıkılmış.

Bent'in yok edilmesine ne kadar üzüldüm, anlatamam. Üzerinde yürürken sallanan, bir çift kalastan korkarak geçişlerimiz, balık tutmağa gidişlerimiz... Bent kapağını açmak için kilitli olan çarkını döndürmeye çalışmamız...

Bu şehrin bir anısı, bu şehrin bir hatırası olmayacak mıydı?

Altmış senelik bir simgeyi şu veya bu nedenle karar veriyor yok ediyorsunuz. Bu davranışın tek bir manası var: "Miyopluk"... Uzağı göremiyor, düşünemiyoruz... "Şu şu sorunlar var, yıkın gitsin!"... Fabrika Benti babalarımızdan bize miras kalmıştı, ama aslında o torunlarımızın ve gelecek nesillerin bir emaneti idi. Miyop yöneticiler sayesinde ne "miras" mefhumunu anlamış, ne de torunlarımızın "emanetine" sahip çıkmış olduk. 

Ergeneyi genişletme çalışmaları sırasında Fabrika Benti'ni yıkıp kaldırmışlar. Su birikiyordu, tehlike oluşturuyordu, sinek üretiyordu, bataklıktı, dardı, etrafındaki ağaçlar çalılığa dönüşmüştü, düz değil virajlıydı, dibi taşlıktı, seri akıntı olmuyordu, sel basıyordu ve saire ve saire...

Bunların hepsi önemli, fakat benim Fabrika Bent'im de aynı derecede önemli. "Yıkmak" tek alternatif miydi, başka bir düşünce üretilemez miydi... Nehrin akıntısı değiştirilemez miydi?... Tarih ve kültür nasıl yaratılır... Fabrika Benti sıradan bir yapı değildi ki. O Alpullu insanının yarattığı gurur duyacağımız bir üründü. Kültürel mirastı...

Fabrika bu bentten su alıyordu.  Kurak mevsimde Ergene’de su azaldığı için Bent’ten yararlanılırdı. Savak kapatılır, arkasında su tutulurdu. Bentin hemen üst tarafında pompanın başındaki “klape”den geçen su dinlendirme havuzlarına alınır, fabrikaya verilirdi. Dinlendirme  Havuzu 50x50x3 metre büyüklüğündeydi ve burada 7500 metre küp su toplanır,  pancar yıkama, pancar yüzdürme ve kıyılmış pancarları kazanlarda kaynatmak amacıyla kullanılırdı.

"Bent" fabrikanın mülküydü ama aslında Alpullu'nundu. Şeker şirketinin üst  yöneticileri, müdürleri şunu anlayamadılar. Fabrika ve arazileri devletin değil milletindi. Çamlık, çöp dökülen alan, oluşturulan dutluklar, futbol sahası, ilkokul, ortaokul alanı, pazaryeri ve cami alanı tapuda istediği kadar fabrikanın üzerinde gözüksün.

Bunların hiç biri fabrikanın değil.. Bunların hiç biri  içinde yaşadığı topluma hesap verme  yükümlülüğü olmayan bürokratik aygıta ait olamaz...

Fabrika müdürleri, Genel Müdürlük Makamı, Bakanlıklar veya Siyaset kurumu bu "kültürel ürünleri" günlük kullanıcısı olan millete devretmeli, milletin korumasına bırakmalıydı. Yapılamadı... Yapamadık... Yöneticiler, siyasetçiler, uzmanlar, entelektüeller hepimiz sınıfta kaldık.

Çalı Benti
Yaşlı insanlarımıza göre esas su tutma yeri  Çalı Benti idi. Bazı kişiler, o yer adının Çalı Benti değil, Sarı Bent olduğunu söylediler. Kimilerine göre ise Sarı Bent ile Çalı Benti farklı yerler... İsimlendirme konusunda zihin karışıklığı olduğunu görüyorum. Kimileri Sarı-Çalı için aynı yeri düşünürken, bazıları farklı yer tanımlaması yapıyorlar. Tercih yapmam gerekiyordu "Çalı Benti" sözcüğünde karar kıldım.

Çalı Benti, Ergene Nehri ile Ana Deresi'ne ait su yolunun birleştiği yerde oluşan toprak bir tepecik... Kendiliğinden değil özel olarak oluşturulmuş. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Fabrika Benti'yle aynı tarihte olabilir.

Sinanlılıyı, Pancarköylüyü, Düğüncülülüyü dinlemezsek Alpullu'yu öğrenemeyiz. Kendime hayıflanıyorum, niçin Çalı Bent, Sarı Bent sözcüklerini duymadım diye. Sinanlı Kahvesinde oturmuş Osman Karabıçak ağabeyle birlikte üç dört kişi daha konuşuyoruz. 
---
Mehmet Başaran ağabey anlatıyor:

"Köprü'nün üç kilometre yukarısında nehre kazık çakılarak, arasına çalı örülerek ve arkasına da toprak dökülmek suretiyle yapılan bentti. Amacı nehrin iki kola ayrıldığı o bölümde suyun yukarıki kanaldan değil aşağıdaki kanaldan gitmesini sağlamaktı. Ergene Nehri o bölümde iki kola ayrılıyordu. Ana kolun Fabrika Bent'ine giden kol olması arzulanıyordu. Çünkü fabrikanın suya ihtiyacı vardı. O benti fabrika yaptı. Fabrika bölgeyi beş altı dekar halinde satın almış ve etrafını tel örgüyle çevrelemişti. Aradan uzun yıllar geçti iki binli yıllara gelince bu kez tersi yapıldı. Fabrika artık suyu Ergene'den değil yeraltı sularından karşılamaya başlamıştı. Bu kez Çalı Benti, kirli Ergene suyunu güneydeki kola döndürmek için kullanıldı. Artık Alpullu koluna su gelsin istenmiyordu."
----
Ergene'nin su yatağı Demiryolu ve Fabrikanın yapılmasından sonra bir çok kez değiştirilmiş. Gerekli suyu temin etmek, gereksiz olanı da uzaklaştırmak için  kadim Ergene Nehri "Çalı Benti" denen yerde kendisine yakın  akan Ana Deresi'yle birleştirilmiş.  Bir dönem  her iki kanaldan da su akmış. Mevsimine göre suyu uygun kanala yönlendirmek için Fabrika oraya çalı ve toprak malzemeden bir bent yapmış.  Kışın, fazla olan sular Ergene-Ana Deresi birleşiminden oluşan güneydeki su kanalına veriliyor, Şeker Kampanyası yaklaştığında ise Çalı Benti açılarak Mezbahane yakınındaki Fabrika Benti'nin su tutması sağlanıyormuş. Fakat Ergene kirlenince bu projeden bütünüyle vaz geçilmiş.

Sarı Bent
Neden öyle isimlendirmişler?.. Sordum ama tatmin edici bir cevap alamadım. Acaba "Çalı" kelimesi, çok da farkına varılmadan "Sarı" sözcüğüne mi dönüştü... Bilmiyoruz.

Doğru olmayabilir fakat kolay algılamak ve hatırlamak için bir yakıştırma yapacağım. Bizim oralarda "sarı çamur" meşhurdur. Kara renkli toprak parçasının yarım veya bir metre altına inerseniz sakız gibi sarı toprak parçasıyla karşılaşırsınız. Dere yatakları hep sarı renklidir. "Sarı" sözcüğü buradan gelmiş olabilir.

Ve sonra "bent" sözcüğü... Buradaki anlamı "rabıt", yani "bağ"...  "Geçiş yeri" demek...

Kaynağım, yetmiş yedi yaşındaki Sinanlılı Mehmet Başaran Ağabey... O, Sarı Bent'in Üsküp Deresi üzerinde "hayvanların kullandıkları karşı kıyıya geçiş yeri" olduğu düşüncesinde...  İngilizcede buna "ford" deniyor.... Derenin hayvanların geçişine imkan veren kenarları alçak, sığ bölümü...
----
Çalı-Sarı tartışması tam çözüme kavuşmuş sayılmaz. Zihnime takılıyor, niçin bazı kişiler Mehmet ağabey'in Çalı dediği yeri Sarı olarak adlandırıyorlar... Konuya vakıf kişileri alıp keşif yapmak gerek.









-----

Bentler

 
0_selcuk_balci-16
alpullu-ergene-benti-bendi--1
alpullu-ergene-benti-bendi--2
alpullu-ergene-benti-bendi--3
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z