Adetler, Töreler
--
Leyleği “ayakta iken” havada görürsen o yıl çok gezeceksin denirdi. Hep dua ederdim, bu sene ne olur leyleği havada göreyim derdim. Bazın hemen ayağa kalktığım olurdu. Fakat yine de için rahat etmezdi. “Tam olmadı” diye düşünürdüm. Çocuk aklı işte... Bir tekerleme söylerdik: Leylek leylek havada, yumurtası tavada... Devamın bilmezdik, bize o kadarı yeterdi. Sonra öğrendim ki devamı da varmış: Kızlar kahve kavurur Şıngıraklı tavada...
--
Düğüne giderken öküzün kafasına kına yakarlar boynuna boncuk bağlarlardı. İki tarafında püskülleri olurdu. Damat yastığı, koşu yastığı olurdu. Kız alacağımız zaman iki beygir yarışarak gider kız tarafından damat yastığı alırdı. Yastığı damata getirir damat da ona bahşiş verirdi. Gelin geliyormuş, yola çıkmış denirdi.
---
Alpullu'da nikah törenleri kışın spor kompleksinde, yazın ise açık ortamda, Barış veya Havuzlu Bahçe Parkında yapılırdı. Nikahı bazen Belediye Başkanı, bazen de Başkatip kıyar. Başkan ona yetki verdiği için nikahı kendisi adına o kıyar.
---
Çocukluk yıllarımda 1 beyaz ekmek 25, bir tayın 10 kuruştu.
---
Rahmetli babam zaman zaman "kalk idman yap biraz" diye konuşurdu. Onlar spor kelimesini bilmezler, idman kelimesini kullanırlardı.
---
Akşam hava kararıncaya kadar oynar hava karmaya başladığında şu tekerlemeyi söyleyerek evlerimize dönerdik: Evli evine, köylü köyüne, evi olmayan sıçan deliğine....
---
Kahvenin yanında tatlı olarak küçük kuş lokumunun ikram edilmesi veya draje çikolata, çakıl taşı çikolata ikram edilmesi, Draje çikolatanın yaldızı üzerinde kemal Atatürk’ün imzası var ve diğer tarafında ise bir kelebek resmi. Rahatlık lokumu...
----
Karga fişeği: Bir kış çok muazzam kar yağmış. Açlık çekmeleri nedeniyle her tarafı kargalar kaplamış. Fabrika idare amirliği bu sorunla baş edebilmek için "karga kafası" getirene fişek vermeyi taahhüt etmiş. İnsanlar o yıl Ergene boyunda çok karga vurmuşlar.
---
"İnce çalgı" diye bir şey vardı... "Falanca kişi Düğüne ince çalgı getirmiş" diye konuşurduk. Siyah abanoz ağacından yapılmış klarnet, darbuka, cümbüş ve kemandan oluşan bir çalgı grubu...
----
Gelin teli... Çocukluk yıllarımızda duvağın iki yanından sarkan, uzun gümüş sim şeritlerden yapılmış gelin telleri olurdu.
----
----
Leyleği “ayakta iken” havada görürsen o yıl çok gezeceksin denirdi. Hep dua ederdim, bu sene ne olur leyleği havada göreyim derdim. Bazın hemen ayağa kalktığım olurdu. Fakat yine de için rahat etmezdi. “Tam olmadı” diye düşünürdüm. Çocuk aklı işte... Bir tekerleme söylerdik: Leylek leylek havada, yumurtası tavada... Devamın bilmezdik, bize o kadarı yeterdi. Sonra öğrendim ki devamı da varmış: Kızlar kahve kavurur Şıngıraklı tavada...
--
Düğüne giderken öküzün kafasına kına yakarlar boynuna boncuk bağlarlardı. İki tarafında püskülleri olurdu. Damat yastığı, koşu yastığı olurdu. Kız alacağımız zaman iki beygir yarışarak gider kız tarafından damat yastığı alırdı. Yastığı damata getirir damat da ona bahşiş verirdi. Gelin geliyormuş, yola çıkmış denirdi.
---
Alpullu'da nikah törenleri kışın spor kompleksinde, yazın ise açık ortamda, Barış veya Havuzlu Bahçe Parkında yapılırdı. Nikahı bazen Belediye Başkanı, bazen de Başkatip kıyar. Başkan ona yetki verdiği için nikahı kendisi adına o kıyar.
---
Çocukluk yıllarımda 1 beyaz ekmek 25, bir tayın 10 kuruştu.
---
Rahmetli babam zaman zaman "kalk idman yap biraz" diye konuşurdu. Onlar spor kelimesini bilmezler, idman kelimesini kullanırlardı.
---
Akşam hava kararıncaya kadar oynar hava karmaya başladığında şu tekerlemeyi söyleyerek evlerimize dönerdik: Evli evine, köylü köyüne, evi olmayan sıçan deliğine....
---
Kahvenin yanında tatlı olarak küçük kuş lokumunun ikram edilmesi veya draje çikolata, çakıl taşı çikolata ikram edilmesi, Draje çikolatanın yaldızı üzerinde kemal Atatürk’ün imzası var ve diğer tarafında ise bir kelebek resmi. Rahatlık lokumu...
----
Karga fişeği: Bir kış çok muazzam kar yağmış. Açlık çekmeleri nedeniyle her tarafı kargalar kaplamış. Fabrika idare amirliği bu sorunla baş edebilmek için "karga kafası" getirene fişek vermeyi taahhüt etmiş. İnsanlar o yıl Ergene boyunda çok karga vurmuşlar.
---
"İnce çalgı" diye bir şey vardı... "Falanca kişi Düğüne ince çalgı getirmiş" diye konuşurduk. Siyah abanoz ağacından yapılmış klarnet, darbuka, cümbüş ve kemandan oluşan bir çalgı grubu...
----
Gelin teli... Çocukluk yıllarımızda duvağın iki yanından sarkan, uzun gümüş sim şeritlerden yapılmış gelin telleri olurdu.
----
----
