AlaPuli

 

Ala: Ret etme, karşı çıkma, düşmanlık.  Düşmanlık kaynağı. Ret etme, hoşgörüsüzlük. Hoşlanmama. Hoşlanılmayan, hoş karşılanmayan.

 

Ala: Akrebin kuyruğundaki iğne. Sarı orfiment (yellow orpiment) minerali. (Kittel, 1894)

--------

Uzak Doğu’da ve Sanskritçede Ala sözünün çok değişik anlamları var. Bunlardan birinde 'ala' kelimesi verimlilik ve bereket sembolü olarak erillik  simgesiyle ilişkilendiriliyor. Aslında hem erillik, hem de dişilik prensibi. Fakat erillik ilkesi sanki bir adım önde......

 

“Ala”, metaforik olarak güçlü  veya erkeksi  anlamında. Güçlü olup üreten demek…..  Âlâ-Puli ,  “Güçlü Puli”…... Veya mükemmel Puli….

 

Ala, erkekle birlikte olan şey. Onun güçlü özelliklerine atıfta bulunuluyor. Ala’nın sarı orfiment mineraline  benzetilmesi, bu taştan sarı veya altın renginde  boya (Puli, Buli, Bal) çıkarılıyor olması nedeniyle…...

 

AlaPuli  kuvvetli, suyu ve bereketi bol olan yer demek.

 

Yazında Puli  sözcüğüne değişik anlamlar veriliyor. Genel olarak bakarsak bolluk, bereket maasında ve dişilik prensibiyle ilgili. Ala  sözünü 'güçlü', Puli  sözünü 'bereket' olarak değerlendirebiliriz.

 

Kelimede Puli  morfunun yer alma nedeni Pancarköy ile Alpullu arasında dört-beş kilometre uzunluğundaki alanın her iki tarafının tepelik; orta bölümünün ise düz, dar-uzun bir vadi şeklinde olması. Puli , vadi ve dere ikilisinden kaynaklanan kinaye bir söz olabilir.

 

Bölgedeki kepir ve sarı toprakların özelliği nedeniyle özellikle yağmurlu havalardan sonra derenin ofrimen veya arsenik renginde bulanık aktığını biliyoruz. Bu yüzden Ala-Puli  ‘bulanık dere’ sözcüğüyle de tanımlanabilir. Pancarköy Deresi hiçbir zaman berrak akmamıştır. Bulanık akan dere ve Puli  görünümlü uzun vadi….

 

Ala ve Puli sözcüklerinin bir başka açıdan evlilikle ilgili olması halkın dilinde onun Damat-Gelin ikilisi olarak görülmesine neden olmuştur. Ala, damat anlamında ve Puli kırmızı duvak, kırmızı gelinlik veya gelin….

 

Ala'yı çiftçi; Puli sözünü uzun-dar vadi toprakları  olarak da anlayabiliriz. Veya Ala ; yeşillikler, meyveler, çiçekler, koyun-kuzu ve sığır varlığı iken Puli  dar-uzun vadi topraklarına işaret ediyor olabilir.

 

Eski tarihlerde yerleşimlere ad verilirken buraları Tanrı ve tanrıçanın ihsanı olarak görüldüğünden Ala, erkeklik (faillik) ilkesi  gereği Tanrı’yı  temsil ediyor. Puli kelimesi ise yeryüzünü veya Tanrıçayı….

 

Toprak, arazi, tarlalar, bağ ve bahçeler her zaman kadını, tanrıçayı temsil etmiştir veya cenneti. Kadınların ayağı altındaki toprak cennettir.

 

Bu yönden bakıldığında AlaPuli “Tanrı’nın Cenneti, Tanrı’nın tanrıçası, Tanrı’nın âbâd ettiği topraklar, Tanrı’nın evi, anlamında......  Tanrı’nın yüzüne baktığı yeşil bölge.

 

Budistlerin giydikleri kırmızı (veya sarı) elbisenin sembolik bir anlamı var.......  Kırmızı ve sarı renk “haramı”, “mahremiyeti” temsil eder.

 

Kırmızı-Sarı veya kırmızı-beyaz Tanrı’nın / tanrı-tanrıça birlikteliğinin rengidir.  Cinsellikten uzak olan Budist rahipler ve Budist inanca sahip olan diğer insanlar bu renkle Tanrı ve tanrıçayı yücelttiklerini düşünürler. Sarındıkları kırmızı renkli kaba yün elbiseye Ala-Puli  denir.

 

Kırmızı kumaş...... Kırmızı takke, kırmızı baş….  Kırmızı duvak....  
Kırmızı gelinlik.... 

 

Ala hem kırmızı-beyaz  anlamına gelir, hem de Tanrı......  Ala, eril organdır….  Ala, denizlere açılan bir nehir...….

 

Ala-Puli kırmızı bir elbise, kırmızı bir kumaştır ama aynı zamanda  yaratma prensibinin örtüsüdür. Yaratılış suyunun...... Kan'ın...… İlahi cevherin….. 

 

Ala-Puli, Tanrı tarafından üflenen ruhun 'kutsal bürgesidir'.

-------------

Trakya’da böyle bir fikri, oturmuş da kim düşünmüş olabilir?

 

Hiç kimse...…. Mümkün değil......

 

Ala-Puli ve benzeri adlandırmalar “kültürel öge taşımasına” dayanan  isimler. Göç edilen eski bölgelerden getirilen, taşınan....... Veya kültürel müktesebat nedeniyle belirli bir görünüme sahip  olan  topografyaya yakıştırılan tanımlamalar.......

 

İnsanlar yaşadıkları eski bölgelerde öğrendikleri kültürel bakış açılarını göç ettikleri yeni yerlere taşıyorlar ve adlandırmalarda bu bilgilerden yararlanıyorlar. 

 

Peki, eski  özgün yerlerinde yaşarlarken bu isimler nasıl ve niçin konmuş olabilir. Yine inançların, kabile adlarının veya öğrenilmiş kültürel tanımlamaların  coğrafyaya veya topografik özelliklere aktarılması veya uyarlanması suretiyle...…

 

Bir bölgedeki coğrafyanın eski coğrafyaya  benzer olması, kültürel olarak göç edilen topraklara kabile adlarının verilmesi veya kültürel birikimle kazanılan bilgilerin yaşanılan coğrafyanın belli bir şekilde tanımlanmasına neden olması.......

 

Bu adlar Trakya bölgesine Orta Asya’dan, Tibet’ten veya Hindistan topraklarından taşınmış olabilir. Bengal, Tamil-Nadu ve Kerala bölgeleri etkili gibi gözüküyor.

 

Milattan önceki tarihlerde Trakya topraklarına göç eden kabileler karmaşık gruplar....... Orta Asya ve Hint topraklarındaki dört farklı kast'tan ve kast dışı bırakılan “dokunulamayacaklar” sınıfından kişiler gelmişler. Özellikle, bu son gruptaki insanların ayrımcılık, yoksulluk, savaşlar nedeniyle sürekli Batıya doğru göç ettiklerini biliyoruz.

 

Orta Doğu'dan, Orta Asya'dan ve Hint topraklarından Küçük aileler halinde bin yıl gibi uzun bir zaman dilimine yayılan sessiz bir göç….

 

Anadolu’ya Tibet’ten, İran’dan, Suriye’den gelmiş olsalar da asıl merkezleri Hindistan ve Çin’in Uygur bölgesi.

 

Bir çokları kölelikten kaçmışlar. Ezilmekten...…. Bir çokları da savaşların sürüklediği, yerlerinden-yurtlarından ettiği çaresiz insanlar.

 

Büyük kesimi Buddha dinine inanmışlar, İndra’yı Tanrı olarak görmüşler. Onların kimi zaman Brahman olduklarını görüyoruz. Kimi zaman da tanrı Şiva'nın peşinden sürüklenmişler. Cinsel yaşamları günümüzdekinden farklı. Daha serbest, çok eşliler ve biraz da ilkel denebilir. Trakya topraklarına göç eden karmaşık yapıdaki bu insanların bir kısmı Afrika kökenli nomadik aborjin topluluklar.

 

Trakya’ya yerleştikten sonra bin yıllık süreçte başka topluluklarla karışarak eski kimliklerini kaybetmişler.

 

Bu insanlar Orta Asya ve Hint topraklarındaki arkaik yaşam biçimini ve nomadik kültürleri Anadolu topraklarına, Trakya’ya taşıyan ilk öncüler. Selçuklulardan çok önce, ilk gelen kişiler.

 

Hindistan’da ve yol güzergahı üzerinde oluşturdukları Ala-Puli, Ala-Piye  gibi köy ve kasaba adları özgün dini inançlarının, kabile adlarının, kökenleriyle ilgili düşüncelerinin,  doğaya bakış açlarının, evlilik töresi, âdet ve geleneklerinin bir sonucu.

 

Ala-Puli  köken itibariyle Hint topraklarında mayalanan Budizm ve Hinduizm kültüründen beslenen bir isim.

 

Bilmiyoruz, ilk göçmenler Trakya’ya Suriye’den de gelmiş olabilirer, Tibet’ten de… Veya Kafkaslardan… Galiba, en doğrusu 'dört bir taraftan'....

 

Bir takım kanıtlar ve işaretler geç dönemde  Hint, Tibet ve Orta-Asya topraklarından “dokunulamayacaklar” şeklinde değerlendirilen insanların Trakya'ya göç ettiklerini gösteriyor.

 

O dönemde "dokunulamayacaklar" ve "diğer kast gruplarına mensup olan insanlar" hep birlikte gelmişler. Bu kişilerden bazıları Budistler ve bazıları da Müslüman....

 

Etnik kimlik itibariye Türk, Moğol, Tatar, İranlı, Afganlı, Hintli.... Hangi devletin tebasına mensup iseler  kendilerini öyle tanımlayan. Karışık bir yapı, karışık oluşumlar..... Farklı etnik kimliklere sahiplermiş gibi gözükseler de Türkçe sözcüklerin çoğunlukta olduğu Sanskritçe denen bir dili konuşuyorlar. Sanskritçe ama "Türkçe Sanskritçesi".... Bu şekilde tanımlayabilirim….

 

Müslüman Türkler aralarında bulunan dokunulamayacaklara  “en alttakiler” muamelesi yapmamışlar. "Hep birlikte, geçinir gideriz" demişler. Zaman içinde dokunulamayacaklar İslamiyet'i seçerek Müslüman olmuşlar. Müslüman olmalarına karşın yine o eski serbest, rahat günübirlik yaşama alışkanlıklarını sürdürmeye devam etmişler. Zaman içinde kompozit, karma, serbest, bağımsız bir yaşam felsefesi geliştirmişler.

------------

Pancarköy’ü, Sinanlı’yı, Babaeski’yi, Nadırlı’yı, Lüleburgazı, Mandıra’yı, Pavli’yi  mutemelen milattan önce iki yüzlü yıllarda Orta Asya ve Hint topraklarından göç eden ve Sanskritçe Türkçesiyle konuşan o yanık benizli insanlar kurmuş. Günümüzde "buğday benizli" dediğimiz kişiler......

 

Sadece Alpullu ve çevre köylerini değil, bunun yanında Tuna Nehri'ne kadar uzanan diğer yüzlercesini, binlercesini....….

 

Rum olarak tanımladığımız Yunanlıların bölgeye gelip yerleşmeleri çok sonra. Aslında, onlar da Hint topraklarının insanları ama Adalarda ve Yunanistan'da başka bir mayalanma oluşturdukları için biz onları Rum olarak görüyoruz.  

------------

Osmanlı Trakya’yı feth ettiği zaman Orta Asya ve Hint'ten gelen ilk göçmenlerin torunları  yüzlerce yıl öncesinden beri zaten oradaydılar. Onlar Türkçe-Sanskritçe konuşan eski toplulukların, eski kavimlerin çocuklarıydı....... Çabuk anlaştılar, kaynaştılar. 

------------

Trakya topraklarına milattan önce iki yüzlü tarihlerde göç eden Traklar,  bugünkü anlamda Alevi değillerdi ama Budist Baba’lara, tanrıça olarak gördükleri kadın Babuna’lara,  taştan yapılmış Tanrı ve tanrıça heykellerine, Stupa, Puli dikitlerine tapıyorlardı.

 

Baba veya Babuna olarak değerlendirdikleri uluhil insanların hepsi Buda’yı yücelten azizlerdi. Buda’nın izinden giden kutsal insanlar. Bilmiyoruz, belki de "Bolluca Nine" bir 'Babuna' idi... Baba-Eski'ye adını veren bir uluhe… Veya Baba-Eski'ye adını veren çok sayıdaki "babalardan" biri.

------------

Değişik kastlardan Hint kabileleri, Orta Asya'nın kırgız, Moğol, tatar, özbek, uygur kabileleri bin yıllık tarihi süreçte sadece Trakya’ya yerleşmediler. Romanya’ya, İtalya’ya gittiler.  Fransa ve İspanya’ya uzandılar.  Ve oralardaki topraklarda da başka başka AlaPuli adlı yerleşim yerlerini kurdular.

 

Dahası, onların uzak torunları, bu ismi kuzey ve güney Amerika’ya taşıdılar. AlaPuli adı artık her yerde….

--------------

Düşününce.... İki bin yıllık tarihi süreçte köprünün altında çok sular geçti. Dünya değişti. Kavramlar başka anlamlar kazandı.

----------------

AlaPuli 'yi çok renkli bir kaleydeskop olarak değerlendirebiliriz.  Her kültürün AlaPuli  anlamı o kültür açısından doğru ve değerli.......   Tartışmanın anlamı yok.

----------------

Benim için Alpullu, kırmızı duvaklı bir gelin…. AlaPuli  verimlik, üretkenlik demek…. Bereket ve bolluk..….  Cennetin güzelliği.... Çeşitli tonlarıyla gözümüzü dinlendiren serapa bir yeşillik…... Tanrı’nın ihsanı derelerle humuslu topakların kreması, damak zevkimizi okşayan ballı-şekerli mahsüller…..

 

 

Hüner Şencan

 

***

 

İlgili bazı  kelimeler ve anlamları

 

Ahala, Ahali, Hala, Hâle, Ala, Âla, Ayla, Aile, Ohel, Ahl, Ehl, Ehli, Ahla, Alla, Elle, Ello, Allo, Olla: Evlilik. Ev-Barg (Bark) sahibi olma. Ev, hane, Mesken. Evlilik çadırı. Evlilik tentesi. Evlilik cuppası, kubbesi. Evlilik kabı, kebe’si, kâba’sı, kâbe’si. Mutlulukla oturulup yaşanılacak yer. Mutluluk toprakları. Aile. Geniş aile.  Oba. Kabile. '….'nın soyundan gelenler', Hâle. Işık çemberi veya dairesi.

 

llah. Tanrı. Tanrı’nın ve tanrıçanın toprakları.

 

Cennet. Sulak, Sulu. Tanrıça. Kadın, gelin, kız. Alan şey. Kırmızı. Kırmızı gelincik ve kır çiçeklerinin çokça bulunduğu yer. Kâm alınacak yer. Dolunay parçası. Âlâ yer. Çok iyi bir yer.

 

Zahire hasat edilecek iyi bir yer. Daganca. Doganca yeri. Dögenci yeri. Düğün yapıp evlenilecek yer.  Bereket, verimlilik, doğurganlık. Tahıl Tanrıçası Dagan’ın yeri. Dogancalı.

 

Dügüncülü. Dügüncülerin, çalgıcıların yeri. Zurnacıların yeri.

 

Zayıf, hasta.

-----------------

Ala. Ala (“banyan”), śilpaśāstralar olarak bilinen śilpa (sanatlar ve zanaatlar) ile ilgili metinlere göre tanımlanan, Hindu ikonografisinde yaygın olarak görülen bir ilahın çeşitli “niteliklerinden” (āyudha) veya “aksesuarlarından” birine atıfta bulunur.— Şilpa metinleri çiçekler, hayvanlar ve müzik aletleri de dahil olmak üzere çeşitli aksesuarları āyudha veya karuvi gibi geniş bir başlık altında sınıflandırmıştır. Örneğin tanrılarla bağlantılı olarak bulunan veya tanrıların elinde tutulan meyveler, Ala'dır. (Wisdomlib, 2021)

 

Albai, Albaiye, Allama: Babalar. Babaların yeri. Öğreticilerin yeri.

 

Alabar, İlbar: Yüksek sesle dua eden.

 

Avira, Alavera, AlaPuli, AlaUra: Genital organlar. Alan-Veren. Alan-Vuran, Arazi ve dans, Arazi ve üzerinde oynama. Pudenda: pundunu bulma: İnsan anatomisi ve patolojisinde, cinsel organlar veya genital bölge ile ilgili olan. (Genital bölgenin verimliliğine, üretkenliğine benzetilen yer. Örtük planda Tanrı'nın bahşetmesi, cömertliği, ihsanıya ilgili değerlendirme. Tanrı ve tanrıçanın altın tepsi içinde sunduğu verimli topraklar. Budizm'de tanrı ve tanrıçanın ihsanı.)

-----------------

Pul, Pol, Polle, Pale, Pele, Poul, Pauli, Poli, Polis, Pull, Pullu, Pullus, Pulu, Puli, Pulvil, Boli, Bolu, Ballı,  Obole,  Obulus, Obruk, Obluk : Bel, göbek veya karın bölgesi. Coğrafi bir bölge. Alan, yer. Kasaba, köy. Yuvarlak-eliptik biçimli cisimler veya şeyler. Direk. Dikit. Kadın veya erkeklerin bel veya bel bölgesiyle ilgili. Tanrı. Sulak olan yer. Su bulunan. Küçük yuvarlak. Para, pul. Balık, küçük balık. Balık çapında olan. Balık gibi uzunca olan. Alaca küçük ördek yavrusu. Maşrapa, büyük veya uzun bira bardağı. Havuz. Grup. Tavla taşı. Hap, kapsül. Zarfların üzerine yapıştırılan küçük pul.  Çocuk. Erkek. Damat. Mera, çayır-çimen. Bolluk, bereket. Tahıl taneleri. Beyaz renk. Pala, Kılıç. Ballı, tatlı yer veya şey. Tanrı Apollo. Başın üzerindeki taç veya yükseltili bölüm. Derenin derya ile buluştuğu yer. Çekerek hareket ettirmek veya zorla hareket ettirmeye çalışmak. Bir şeyi kendine doğru çekme eylemi. Zorlama veya sürme eylemi.  Tarlaya pulluk çekme. Yün koparmak, çıkartmak. Kabuğunu veya kapçığını çıkartmak. Kabuğunu soymak. Kabuğunu almak. Soymak, sıyırmak. Sıkı çalışmak. Meyveleri, sebzeleri veya çiçekleri almak, çekmek, elle toplamak, hasat etmek. Yabani ot gibi şeyleri çıkarmak, kökünden sökmek. Parmaklarla koparmak. (Birini bir şeyden) mahrum etmek. Balık ağı. Bir dönüş hareketi ve çekme. Bir içki. Kişisel veya özel nüfuz, nüfuz sahibi olana yönelik avantajlı talep. Başkası tarafından çekilmenin tersine, kişinin kendi ‘çekme gücü’. Yarı, herhangi bir şeyin yarısı. Pelit. Dökümlü olan. Uzun tüyleri olan çoban köpeği. Sarhoş, ayyaş. Kenara çekmek. Civciv. Piliç. Yavru kuş. Genç hayvan. Genç öküz. Alaca öküz. Sevgili. Kazak. Süveter. ‘….Gibi yer’ anlamında son ek. Alaplı, Alpuli, Alpullu:  Cennet gibi bir yer. Tozlu-Tozu bulunan yer. Afgan para biriminde kuruş. Ekşi, asitli. Hurma suyu. Pulp. Pelte. Hamurumsu. Ekşilik. Portakal. Sirke. Kenardan çıkan diş. Ekşime. Tamarind (demirhindi) hurması suyuyla yapılan ekşi çorba. Demir hindi hurma meyvesi.

 

 

 

.