Üle Beyaa
 

Bu bir onay, kabullenme veya hayıflanma ifadesi… "Öyle beyaav...     Göçmüş, gitmiş.... Maksuduna kavuşmuş..... Alaa raamet etsin.... İşi bitmiş..... Naapcan….."

 

Üle  sözcüğü;  ÖlümAlâ  veya  Allah 'tan galat.

 

– Bu işe ne dersin?

– Ne diiceem….  Allah derim”

 

ifadesindeki gibi, sözün doğruluğuna Tanrı'yı şâhit gösterme söylemi.

 

Üle, eski Türklerde kişinin Tanrı katına yükseldiğini göstermek üzere kule biçiminde üst üste dizilmiş bir 'taş yığını' veya topraktan yapılmış bir 'tumba' anlamında....... Bu taş öbeğinin veya taş dikitin bir diğer adı Aboo, Aboov……  Aboov (veya Ula),  ‘Aman Tanrım sana sığınıyorum’ demek. Aboov  sözü bir hayret, bir acziyet veya bir yakarış ifadesi.

 

Dünyada Tanrı'yla ilişkili, kutsallık atfedilen her ne türde dikit varsa, tümü Aboovv…..  Tümü Üle, tümü Alaa……  Tümü Lâd….. Tümü Lât……

 

Piramitler, sütunlar, heykeller, zigguratlar, totemler, Hristiyanların çan kuleleri, çat kapılar, taç kapılar, cümle kapıları, tâklar, minareler, stupalar, sikkeler, kubbelerin üzerinde yer alıp uçlarına hilal simgesi iliştirilmiş alem'ler, bayrak ve sancak direkleri, mihraplar, minberler, uzun bayrak direkleri, sivri kuleler, mezarların üzerine yapılan türbeler, dağlar, tepeler,  tümülüsler, höyükler, mound'lar, anıtlar-âbideler, heykeller, çelenkler, senotaf’lar (cenotaphs), mezar şâhideleri, gökdelenler, uzay araçları, füzeler, mermiler ve semâya yükselen eller…  Hepsi Aboov… Hepsi Ebuuu….  Hepsi, 'Yüce Yaratıcı' anlamına gelen Baba.....

 

Antik zamanlarda Tanrı’nın eril  veya fâil  olduğu düşüncesiyle onu temsil etmek üzere birbirinden farklı özelliklere sahip, dikey görünümlü simgelerden, figürlerden yararlanılmış. Bu gelenek günümüze kadar ulaşan ve sorgulanmaksızın benimsenen insanlığın en eski mirası.

 

Aboovv…. Üleler…  Ölüler…. Âlâ'ya  kavuşanlar…  Büyük Abuu'ya giriftâr olanlar….

 

Üleler'in çevresine "Bailu yeri" deniyor… "Bayilen yeri"….
"Bayılınan yer"....  "Ballı yeri"....  "Belli yeri"......  Belli....

 

Bir anlamda hazreti Mevlana'nın şeb-i arus mekânı. Yani, gerdek gecesinin yaşandığı mahal. Tanrıyla buluşma yeri.

 

Arapların Beyt-El  sözü Orta Asya Türklerinde Bayilu  biçiminde kodlanmış. Üleler  Tanrı'ya işaret ederken, Bailu  tanrıçayı, yeryüzü topraklarını veya tüm insanlığı, tüm mahlukatı temsil ediyor.

 

Üle - Bailu….

Kutsal Dikit, Kutsal Yer…

Üle-Büle…. 

Üle-Pûli.

 

Ala, kırmızı - beyaz (kimi durumlarda diğer renklerin de karıştığı alaca) bir dikit;  Puuli,  Ala'nın çevresinde konumlanan dua etme ve tapınma mekanı. Harem...  İç avlu.....

 

Bailu / Bayili  / Payili / Puuli  Üle’lerin veya Aboov adı verilen Üle taşlarının üst üste yığıldığı yerin belli bir avluyla belirlenmiş yakın çevresi. Tanrı Ala-Dagi’ye (Altay’a, Yüce Ala'ya) dualar okunan temiz, kutsal mekan.

 

Baiylu,  Büle , Boyle, Ballı, Belli   gibi  sözcükler bir açıdan mezar, başka bir açıdan Tanrı'yı anmak için üst üste yığılan taşlarla yapılan dua ve ibadet yeri. Yani, Tapınak…. Veya Tanrı-tanrıçanın bulunduğu sakça gözü.... Tanrı-tanrıça putlarının bizatihi kendileri....

 

Orta Asya topraklarında Üle’leri yerleştirmek için uygun görülen temiz, kutsal mekana Bailu, Bayilu, Büle  veya Belli deniyor….  Beyaa  veya Baa, Bayilu’nun, Büle'nin veya  Belli'nin kısaltılmış söyleniş biçimi… Gerçekte, aşkı dile getiren "bal-kaymak" tadında bir anlama sahip olmasına karşın zamanla  'onay verme' sözü haline gelmiş.

 

Üle-Bayilu… Ala-Bayilu….
Ala-Pilu….. Alpallu....

 

Bayilu, Tanrı’yı zikretmek üzere  has durulup  boyun bükülen “kutsal yer” "kutsal bölge".... "Kutsal topraklar"....   "Kutsal alan"....  Üle taşlarının, Üle kulesinin, beyaz renkli Stupa'nın, ala renkli dikitin  veya ak Minare'nin dikilmesiyle kutsal nitelik kazanan; insanların Tanrı'yı düşündükleri, Tanrı'yı zikrettikleri, yaşamlarına anlam kattıkları yer…..

 

Ergene Köprüsü'nün girişindeki "Baba Taşları" yoksa o Üle'ler cümlesinden mi? Bu baba taşlarına bakıp Aboov  zikri çekmeden oradan geçebilir misiniz? Köprü'nün simgesel anlamı 'Yalan Dünya'... Geçici olarak bulunulan yer...... Köprünün girişinde baba taşlarıyla  karşılaşıyorsunuz. Size 'Baba'dan geldiğinizi hatırlatıyor. Yani Tanrı'dan, en büyük Baba'dan…... Çıkışta yine 'baba taşlarıyla' uğurlanıyorsunuz. Onlar gömüldüğünüzde baş ve ayak ucunuzda yer alacak olan mezar şâhideleri….... Bu azîm taşlarla köprüden geçen insanlara "Baba'dan geldiniz, Baba'ya (Tanrı'ya) ulaşacaksınız" mesajı veriliyor. Üle'ye, Ula'ya, Ala'ya, Alla'ya…   Kırmızı veya beyaz, duruma göre kırmızı-beyaz renkli olan, ki alaca  veya elâ  olarak da tanımlanabilir, Al-Pallu'ya, Tanrı'ya...

 

Üle-Bailu… Ala-Bailu…. 

Ala-Pilu…. Ala-Pallu…. Alpullu....

 

Kimi ipuçlarını Trakya ağzında da görebiliriz:

 

Üle-Bâa… 

Üle-Büle diiil…. 

Ulaa-Bayiluum saaa...

Beelli….  Beelli……  

Ala-Pilu….

Ala-Bula oni mi buldun?

 

Ala; servi boylu, buğday benizli civanmert bir delikanlı iken...…. Pulli; al renkli yazmalara sarınmış çiçek garlandlarıyla süslü tanrıçaya işaret ediyor.

 

Ala ; Tanrı, damat, beyaz renk, su, nehir, dağ, tepe demek....

 

Pulli ;  tanrıça, göl, gelin, kırmızı gelinlik, duvak, ova, mera, çayır-çimen anlamlarında....

 

Ala-Pulli, "Üle-Büle" sözünün topoğrafyaya uyarlanmış varyantı. Ala-Puli, Üle-Büle sözcükleri dünyanın her tarafında.... Çin'de, Amerika'da, Babaeski'de, Afganistan'da, Pakistan'da, İran'da, İtalya'da, İngiltere'de, Hindistan'da... Afrika'da....  Yüce Tanrı, her nerede hatırlanıyor, her nerede zikrediliyorsa orada.

 

Üle-Büle, dünyasal olarak gerdek gecesi  veya evlilik töreni  ile temsil ediliyor ama örtük planda Tanrı'dan gelmeyi, Tanrı'ya yönelmeyi, Tanrı'yla buluşmayı ve ölüm sonucunda Tanrı'yla bir olmayı betimliyor.

 

AlaPula....  AlaBama….  Allâ-Piya…. Allâ-Pillâ…. Valla-Billa….. 

Bizde üüle denir; "İster inaaaan, ister inanma".

 

Hüner Şencan

 

 

 

 

.