Şeker fabrikası kireçsiz düşünülemez. Fabrikayı hariç tutarsak  belde için iki olgu var kireçtaşı siloları ve sönmüş kireç atıkları.

Kireçtaşı Siloları
Değişik yerler kireç taşı silosu olarak kullanıldı. Bir zamanlar demiryolunun hemen altındaydı. İndirilmesi ve hemen orada stoklanması kolay olduğu için orası tercih edilmişti. Sonra başka yerler de kullanıldı.  Bugünlerde Şeker Stadının arka tarafı bu amaçla kullanılıyor.

Sönmüş Kireç Atıkları
Fabrikanın sönmüş kireç atıkları değişik yerlere atılmıştır. Daha çok Ergene Köprüsü'nün çıkışındaki sol taraf kireç atık bölgesi olarak kullanılmıştır. Bir ara çamur çökeltme havuzunun yanındaki bölge de bu amaçla kullanılmıştır. Kireç atıklarının ticari ve ekonomik bir değeri olmadığı için önemsenmemiştir. Çökertme havuzunun üst tarafındaki verimli topraklar kireç atıklarıyla verimsiz hale gelmiştir. İnternet ölçümüyle on dönümü (10 bin metre kare) aşan verimli  toprak parçası ölü alan halindedir. Sanırım günümüzde daha az atık çıkıyor. Fakat bu konuda elimizde bilgi ve veri yok. İşletmelerin sosyal sorumluluk alanlarından biri çevreye verdikleri atıklar konusunda kamuoyunu sağlıklı bir şekilde bilgilendirmektir. Zaman içinde bu da olacak.

Sönmüş kireç atıklarının benim için anlamlı bir hatırası var. 1990'lı yıllarda bahçemizin içine yeni bir ev yapınca sıvama harcında bu kireçlerden kullanmıştık. Babam her şeyden tasarruf etmeye çalışıyordu. Kirece para vermemek için oradaki sönmüş kireç atıklarını naylon şeker çuvallarına doldurmuş, at arabası tutarak evimize getirmişti. Böylece bedavaya kireç bulmuş oluyorduk. Evimizin dış ve iç sıvasındaki harca hep bu kireçleri katmıştık. Ne iyi olmuştu. Sönmüş fabrika atığı kireçleri değişik yerlerde kullanırdık. Örneğin kümesin içini tavuklar bitlenmesin diye kireçle döşerdik. Köpeğin kulübesine koyardık. Bazen, bahçeye çiçeklerin diplerine koyardık.

Evimizin iç ve dış sıvasını fabrika atığı kireçle yaptık ama çok geçmeden bu uygulamanın acısını çekmeye başladık. Duvarların her tarafında pupucuklar oluşmaya başladı. Duvarlar kızamık çıkaran çocukların yüzü gibi olmuştu. Her tarafta küçük küçük kabartılar oluşuyor ve sıva oralardan yere düşüyordu. Başlangıçta bir iki tane ve oldukça büyükçeydi. Çok önemsemedik. Pupucuk yapıp düşen yerlere alçı ile yama yaptık. Fakat yıllar içinde bu kabartılar giderek çoğaldı. Biz yama yaptıkça daha da artıyordu. Duvarların her tarafı yaralı bereli, çilli bir görünüme sahip olmuştu. Bunun üzerine bir usta tuttum hem içeriden hem de dışarıdan binaya mantolama yaptırarak bütün duvarları yeniden sıvattım. Fabrika kireç atığından yapılan harcın öfkesinden böyle kurtulmuş olduk.

Şunu da belirteyim, fabrikanın kireç atıklarını sadece biz almıyorduk. Başlangıç dönemlerinde bir çok aile bu kireç atıklarını kullanmış daha sonra olumsuz etkilerini görünce bu uygulamadan vazgeçmiştir.  Babam ne de olsa çiftlik çalışanıydı, fabrika işçisi olsaydı durum kuşkusuz daha farklı olurdu. Biz fabrikanın içinde değil; gölgesinde yaşayanlar grubundaydık. Yani karabudunlar taifesinden...









---

Kireç Atıkları

 
alpullu-kirec-atiklari-1
alpullu-kirec-atiklari-2
alpullu-kirec-atiklari-3
alpullu-kirec-atiklari-4
Kadri Özçetin Kalıp Şeker Kampanya Açılışı Kampanyalar Kanalizasyon Kantarlar Kantin Karabatak Karakol Karataş Yem Kardeş Köyler Kardeş Şehirler Kaynaklarım Kazan Dairesi Kelle Şekeri Kesme Şeker Keşan Kır Kahvesi Kırkdört Evler Kırklareli Kısım Maçları Kısmet Evleri Kış-Kıyamet Kimya Laboratuvarı Kireç Atıkları Kireç Dairesi Kooperatif Korugan Kosta Kuruş-Para Köprübaşı Köprüler Köy Adlarının Değişmesi Kum, Çakıl, Kil Kuraklık Kurban Bayramı Kurtuluşu Kuyruk Küp Şeker Küspe Küspe Havuzları Küşad-ı Resmî Kütüphane
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z